Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/21527 E. 2015/30137 K. 15.10.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/21527
KARAR NO : 2015/30137
KARAR TARİHİ : 15.10.2015

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 13/02/2014
NUMARASI : 2012/470-2014/74

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, bir daire satın almak için dava dışı M.. Şirketinden M.. K.. ile tellallık sözleşmesi imzaladığını, ancak davalının daire sahibini tanıyorum demesi üzerine daireyi davalı vasıtası ile almaya karar verdiğini, 05.08.2009 tarihli adi yazılı belge ile davalının M.. K.. ile imzalanan sözleşme nedeni ile bir borç çıkarsa bu borcu ödemeyi üstlendiğini, dava dışı şirket tarafından aleyhine komisyon ücreti için başlatılan takip nedeniyle 24.967,00-TL ödeme yapmak zorunda kaldığını, 05.08.2009 tarihli belgeye dayanarak davalı aleyhine icra takibi başlattığını ancak davalının haksız itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptaline ve %40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşmede borç miktarının yazılı olmadığını, dairenin satışına aracılık ettiğini, üstlendiği borcun eve ait aidat, elektrik, su, doğalgaz ve vergi borcu ile ilgili olduğunu, 5.000-TL komisyon aldığı bir taşınmaz için bu meblağ bir ödeme yapmasının mümkün olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Eski Pendik 2. İcra Müdürlüğü’nün 2012/7295 sayılı takibinde davalının yetki itirazının iptaline ancak bu icra takibinde davacının itirazın iptali talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı ile dava dışı R.. M.. şirketi arasında 01.06.2009 tarihli “Gayrimenkul Görme ve Hizmet Bedeli Sözleşmesi” imzalandığı ve bu sözleşme sonlandırılmadan davacının sözleşmeye konu taşınmazı davalı aracılığıyla satın aldığı hususlarında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davalının imzası inkar edilmeyen 05.08.2009 tarihli adi yazılı belge ile A.. Evleri, 4.. parsel .. Blok .. nolu daire için davacının dava dışı M.. şirketinden M.. K.. ile imzaladığı sözleşmeden dolayı davacıya bir ödeme çıktığı taktirde bu ödemeyi kabul edip ödeyeceğini taahhüt ettiği anlaşılmaktadır. Davacı, dava dışı şirketin icra takibi ile kendisinden tahsil ettiği komisyon alacağının bu belgeye dayanarak davalıdan tahsili için başlatılan icra takibine itirazın iptalini istemiştir. Davalı ise sözleşme içeriğinin başka borçlara ilişkin olduğunu, sözleşmede üstlenilen borç miktarının belli olmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, sözleşmede borcun esaslı unsuru olan borç miktarının gösterilmediği, davacının davranışının dürüstlük kuralına aykırı olduğu gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Hemen belirtmek gerekir ki 05.08.2009 tarihli adi yazılı belge ile davacının dava dışı şirketle yaptığı komisyon sözleşmesinden dolayı bir borç çıktığı taktirde davalı tarafından ödemenin üstlenildiği açık olup, davacının talebinde hukuka aykırılık bulunmamaktadır. Ancak burada tartışılması gereken husus davacının icra marifeti ile dava dışı şirkete ödediği meblağın tamamını davalıdan isteyip isteyemeyeceği noktasındadır. Dava dışı şirket tarafından davacı aleyhine komisyon ücreti ve cezai şartın tahsili için başlatılan icra takibine itiraz edilmesi üzerine açılan itirazın iptali davası sonucunda Kadıköy 4. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2011/474 Esas, 2011/541 Karar sayılı ilamı ile 12.000,00-TL komisyon ücreti ve 600,00-TL cezai şart olmak üzere toplam 12.600,00-TL’nin davacıdan tahsiline karar verilmiştir. Hal böyle olunca davacının dava dışı şirket ile yaptığı tellallık sözleşmesi nedeniyle çıkan borç bu ilamda belirlenen 12.600,00-TL.den ibarettir. Davacı, dava dışı şirkete vaktinde bu ödemeyi yapmamakla icra takibine ve itirazın iptali davasının açılmasına neden olduğundan, mahkeme ve icra dosyası ile ilgili giderlerin davalıdan tahsilini isteyemez. Bu durumda mahkemece, takibin 12.600,00-TL asıl alacak üzerinden devamına karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ve yazılı gerekçe ile davanın tamamen reddi yönünde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bent gereğince kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 15.10.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.