Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/20386 E. 2015/11386 K. 09.04.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/20386
KARAR NO : 2015/11386
KARAR TARİHİ : 09.04.2015

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacılar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı Asiller …, … ve vekili avukat … ile davalı … vekili avukat …’ın gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı vekili, davacılardan …’ın sol ayağının 21 Temmuz 2005 Perşembe günü geçirdiği bir trafik kazası nedeniyle kırıldığını, kaldırıldığı davalı hastanede ilk müdahalenin acil odasında yapıldığını, hemen ameliyata alınmazsa hayati tehlikeye maruz kalacağı belirtilmesine ve bu şekilde davalı hastanede ameliyat edilmesine baskı ile rızayı sağlamalarına rağmen ertesi gün gecikmeli olarak femurda parçalı kırık olduğu teşhisiyle ameliyat edildiğini, ancak taburcu olacağı gün hasta yatağının başında olan askı üçgeninden doğrulmak için tutunduğu sırada vücudundan bir ses gelmesiyle yatağa yığıldığını, bunun üzerine kalça topuzunun da kırık olduğunun tespit edildiğini, kalça topuzundaki kırığın ilk operasyon sırasında oluştuğunu, ya femura platin takılırken ya da takılan platinin yanlış seçilmesinden meydana geldiğini, davalılar tarafından yapılan operasyonun davacının yıllar süren ağır bir mağduriyete uğramasına sebebiyet verecek ölçüde kabul edilemez yanlışlarla dolu olduğunu, uygulanan hatalı tedavinin davacı hastanın aradan geçen uzun süre boyunca bir dizi ağır operasyon geçirmesine ve ekonomik, bedensel ve ruhsal olarak geri dönülmeyecek biçimde ciddi zararlara uğramasına sebep olduğunu ileri sürerek, davacılardan hasta … uğradığı ağır maddi zararlara karşılık olarak, fazlaya dair hakları saklı kalmak üzere, şimdilik 150.000,00TL maddi tazminat, uğradığı direkt ve dolaylı manevi zararlara karşılık 100.000.00TL manevi tazminat, eş …’ın uğradığı zararlara karşılık olarak 20.000.00TL manevi tazminat talep ettiklerini, maddi ve manevi tazminatların zararın meydana geliş tarihinden itibaren tahsil tarihine kadar işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine, karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davalı hastanede diğer davalı doktorların yaptığı operasyon sırasındaki yanlışlar nedeniyle maruz kaldığı bir dizi operasyon ve akabinde hayat kalitesindeki ciddi düşme ve ekonomik, bedensel, ruhsal zararları nedeniyle maddi-manevi tazminat isteğine ilişkindir. Taraflar arasındaki ilişki vekalet sözleşmesidir. Vekil, vekalet görevini yerine getirirken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışlarının özenli olmayışından doğan zararlardan sorumludur. O nedenle, vekil konumunda olan doktorların bilim ve teknolojinin getirdiği bütün imkanları kullanmak suretiyle özen borcunu yerine getirmeleri gerekir.
Mahkemece, alınan 14.06.2013 tarihli … Kurulu raporu benimsenmek suretiyle, davanın reddine karar verilmiş ise de, alınan rapor incelendiğinde, “Genel beden travmasi ile hastaneye getirilen, femur kırığı birlikte olan femur boyun kırıklarının, özellikle ayrışmamış femur boyun kırıklarının ilk değerlendirme aşamasında teşhis edilemeyebileceği, bu hususun kişinin durumuna ve kırığın niteliklerinden kaynaklandığı, gelişen bu durumun ameliyat sonunda fark edilip, gerekli ek tedavisinin önerilmesi, son yapılan muayenesinde, femur cisim kırığında gelişen psödoartroz komplikasyonu nedeni ile defalarca geçirdiği ameliyatlara rağmen minimal sekelle iyileşmesi göz önüne alındığında hekimlere kusur atfedilebilecek bir husus tesbit edilemediği…” belirtilmekle, … kurulunun, davalıların yapmış olduğu hatalı olduğu iddia edilen operasyonu ( Femura platin takılması) değil, teşhisin önceden tespitinin mümkün olup olmadığını değerlendirmeye tabi tuttuğu, geçirilen sonraki operasyonların ilk operasyonun hatasından kaynaklanıp kaynaklanmadığının açıklanmadığı, bu nedenle adli tıp ihtisas kurulunca davaya konu olayın tam olarak aydınlatılamadığı anlaşıldığından, alınan adli tıp raporunun yetersiz olduğu görülmüştür. Hal böyle olunca, mahkemece yapılacak iş, bu konuda rapor düzenlemeye ehil ve donanımlı bir Üniversiteden, aralarında dava konusu operasyon hususunda uzman, akademik kariyere sahip 3 kişilik bilirkişi kurulundan, yapılan işlemlerin tıp bilimi açısından yeterliliği hususunda, davalılara atfı kabil bir kusur olup olmadığı konusunda, nedenlerini açıklayıcı, taraf, Mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak, davalıların kusurlu olup olmadığının belirlenmesi, sonucuna göre karar verilmesi iken, bu yönler göz ardı edilerek, eksik incelemeye matuf adli tıp raporuna dayanılarak, yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacılara ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 09/04/2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.