Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/1951 E. 2014/11131 K. 10.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/1951
KARAR NO : 2014/11131
KARAR TARİHİ : 10.04.2014

MAHKEMESİ : Ankara 27. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/10/2013
NUMARASI : 2013/345-2013/148

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı mahkemenin yetkisizliğine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, davalının vekili sıfatı ile hukuki yardımda bulunduğunu ancak haksız olarak azledildiğini ileri sürerek, 7.400-TL ücreti vekaletin ve 2.000-TL manevi tazminatın davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, İstanbul’da ikamet ettiğini, davanın yetkisiz mahkemede açıldığını savunarak davanın öncelikle yetki nedeniyle olmazsa esastan reddini dilemiştir.
Mahkemece, İstanbul Mahkemeleri yetkili mahkeme olduğundan H.M.K’nun 114 ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davacının davasının yetki yönünden usulden reddine, mahkemenin yetkisizliğine, karar kesinleştiğinde ve talep halinde dava dosyasının yetkili mahkeme olan İstanbul Nöbetçi Asliye Hukuk Mahkemesi’ne gönderilmesine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası
altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Temyize konu davada, kısa kararda “Davaya bakma görevi Asliye Ticaret Mahkemesine ait olduğundan HMK 114 ve 115/2 maddesi gereğince dava şartı yokluğu nedeniyle davanın usulden reddine” şeklinde hüküm kurulmasına rağmen, gerekçeli kararda “dava şartı yokluğu nedeniyle davacının davasının yetki yönünden usulden reddine, mahkemenin yetkisizliğine” karar verilmiş olması, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup, bozmayı gerektirir. Bu durumda mahkemece, 10.4.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilmesi için hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.