YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/18864
KARAR NO : 2015/10963
KARAR TARİHİ : 07.04.2015
MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi
Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, avukat olduğunu, davalının 15.12.2014 tarihli vekaletnamesi ile davalıya ait taşınmaz tahliye ve kira alacağı işlerini yürütmek üzere yetkilendirilmiş olduğunu, dava ve takip işlerini özenle takip ettiğini, ancak davalının hiçbir neden yokken haksız olarak kendisini vekillikten azlettiğini, haksız azil nedeniyle ücretin tamamına hak kazandığını, vekalet ücretinin tahsili için icra takibinde bulunduğunu, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu ileri sürerek itirazın iptalini ve % 40 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı avukatın bilgi vermemesi nedeniyle haklı olarak azlettiğini, ayrıca ücret sözleşmesindeki imzanın kendisine ait olmadığını, sözleşmenin geçersiz olduğunu savunarak davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, azlin haklı olduğu kabul edilmek ve bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle 15.204,30 TL Asıl alacak 720,00 TL işlemiş faiz yönünden, … 1. İcra Müdürlüğü’nün 2010/19464 Esas sayılı İcra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve Alacak yargılamayı gerektirdiğinden icra inkar tazminatına yer olmadığına karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Avukatlık ücreti avukatın vekalet hizmetine karşılık olarak avukatla iş sahibi arasında serbestçe kararlaştırılabilir ise de, ücret tarifesindeki asgari miktarın altında kalan bir ücret karşılığında iş ve dava kabulü de ayrıca yasaklanmıştır.( Av. Kanunu md. 163/1,2,3)
Öte yandan avukatlık ücreti belli bir miktarı da kapsamalıdır. Şu kadar ki hasılı davaya iştirak olmamak, davada gösterilen başarıya göre değişmek ve yüzde yirmibeşi aşmamak kaydıyla dava olunan veya hükmolunan şeyin belli bir yüzdesinin de avukatlık ücreti olarak kararlaştırılması mümkündür. ( Av. Kanunu md. 164/1, 2, 3 ) Bu durumda dava olunan veya hüküm altına alınan şeyin değeri ile avukatlık ücreti arasında herhangi bir bağlantı kurulmamaktadır. Bu koşullar altında avukatlık ücreti belli bir miktarı kapsamak üzere serbestçe kararlaştırılabilir.
Somut olayda davada dayanılan bila tarihli sözleşmenin 1.maddesinde “Müvekkiline ait …, …Yolu sk. No: .. no lu apartmanda… No lu dairede 10.06.1997 başlangıç tarihli kira kontratıyla kiracı olarak oturan …aleyhine tahliye davası açmak, aynı yerde 4 nolu dairede 1/9/2003 tarihli kira kontratıyla kiracı olarak oturan … nolu dairede 1/11/2001 başlangıç tarihli kira kontratıyla kiracı olarak oturan … aleyhine tahliye davası açmak, … nolu dairede 1/10/2002 başlangıç tarihli kira kontratıyla kiracı olarak oturan … aleyhine tahliye davası açmak ve bu davaları takip etmek, kiracının tahliyesini sağlamak ve davayı sonuçlandırmaktır.” yazılı olup, ikinci maddesinde de “Sözleşme konusu olan işten dolayı Avukata 20.000 YTL ücret ödenecektir. Bu ücret nakten ve defaten ödenecektir.” yazılıdır. Anılan bu sözleşme hükümleri ancak genel hükümlere göre geçersizliği ileri sürülebilir veya iptali istenebilir. Ancak eldeki davada; dava kazanılsın veya kaybedilsin vekalet hizmetine karşılık avukata 20.000 TL vekalet ücretinin ödeneceğinin taraflarca kabul edildiği anlaşılmaktadır. Bu nitelikteki bir ücret sözleşmesinin geçersiz kabul edilmesi için gerçekten avukatlık yasasının az yukarda değinilen amir hükümlerine aykırılığın kesin olarak saptanması gerekir. Hukuk sistemimizde, BK.nun 19. maddesindeki buyurucu hükümlere aykırı olmamak koşuluyla irade hürriyeti ve akit serbestisi sınırları içinde taraflar diledikleri gibi sözleşme yapabilirler. Sözleşme ilkesine egemen olan ve öncelikle uyulması ve uygulaması gereken hükümler sırasıyla, amir hükümler ve amir hükümlere aykırı olmamak kaydıyla tarafların kendi kararlaştırmalarıdır. Maktu ücrete tabi olan davalarda da vekalet ücreti sözleşmesi yapılabilir,sözleşmeye bağlılık ve sözleşme serbestisi ilkeleri uyarınca tarafların kararlaştırdıkları sözleşmeye itibar edilir. Davacı ile davalı maktu ücrete tabi davanın takibi için sözleşmede maktu vekalet ücretini kesin ve net olarak kararlaştırmışlardır. Sözleşmeyi geçersiz saymak tarafların amacına aykırı düşer. Tarafların amaçladıkları da maktu ücrettir. Avukatlık kanunun 164.maddesi uyarınca sözleşme belli bir miktarı kapsadığı için geçerli olup, maktu vekalet ücreti anlaşmaları için bir sınır konmadığından, sınır yüzde olarak yapılan anlaşmalara ilişkin olduğundan, Av.Kan.164/2 nin olayda uygulama yeri yoktur. Davacı avukat sözleşmede kararlaştırılan yükümlülüğünü yerine getirerek tahliye davalarını da sonuçlandırmıştır. Esasen vekalet ücreti sözleşmesi şahsi hak doğuran sözleşme olduğundan maktu olarak düzenlendiğinden gerek davacı gerekse davalı sözleşmede belirlenen yükümlülüklerden sorumludur. Yukarıda açıklanan hususlar ile tüm dosya kapsamı birlikte değerlendirildiğinde davacı avukatın edimini yerine getirdiği ve ücrete hak kazandığının kabulü gerekir. Mahkemece, sözleşme ve yasa hükümlerinin yorumunda yanılgıya düşülerek yazılı şekilde hüküm tesis edilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
3- Yapılan ücret sözleşmesindeki maktu ücret “likit” tir. İİK 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce icra inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması yasal koşullardandır. İcra inkar tazminatı, aleyhindeki icra takibine itiraz eden ve işin çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Borçlunun itirazının kötüniyetli olması ise yasal koşul değildir. Ayrıca alacağın likit ve belli olması da gerekir. Alacağın gerçek miktarı belli, sabit veya borçlu tarafından belirlenebilmesi için bütün unsurlar bilinmekte yada bilmesi gerekmekte, böylece borçlu tarafından borcun tutarının tahkik ve tayini mümkün ise alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Açıklanan bu yasal kurallar ve ilkeler ışığında dava konusu vekalet ücreti alacağının likit olduğunun kabulü zorunlu olup, mahkemece asıl alacak üzerinden davacı lehine icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme sonucu istemin reddedilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentler gereğince hükmün davacı yararına BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 1.062,80 TL kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 7.4.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.