Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/15345 E. 2014/17547 K. 03.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15345
KARAR NO : 2014/17547
KARAR TARİHİ : 03.06.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 16/10/2012
NUMARASI : 2010/1181-2012/932

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 09.11.2004 tarihli sözleşmeyle ….sitesinden taşınmaz satın aldığını, villanın sosyal yaşam alanlarıyla birlikte konsept olarak satıldığını fakat taahhütlerin yerine getirilmediğini, sosyal tesislerin yapılmadığını, bir kısmının belediyece mühürlendiğini, taşınmazın bu haliyle ayıplı olduğu, mahkemeden tespit yaptırdığını ve ihtarname keşide ederek zararının tazminini istemesine rağmen zararının giderilmediğini ileri sürerek eksik ifa nedeniyle oluşan zararının tazminini istemiştir.
Davalı, sözleşmenin adi yazılı şekilde yapılması nedeniyle geçersiz olduğunu, eksik ifa ve ayıbın söz konusu olmadığını, taşınmazın ihtirazı kayıt ileri sürülmeden teslim alındığını ve süresinde ayıp ihbarında bulunulmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 15.870.00 TL’nın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin ayıplı olduğunu, bu nedenle dairede değer düşüklüğü meydana 2014/15345-17547
geldiğini ileri sürerek değer düşüklüğü nedeniyle meydana gelen zararın tahsili istemiyle eldeki davayı açmıştır. Davalı, davacının süresinde ayıp ihbarında bulunmadığını savunmuştur. Mahkemece, alınan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde, doktrinde, “mutlak metod”, “nisbi metod” ve “tazminat metodu” adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan “nispi metod” olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (Bkz. 13.HD. T.26.12.1997, E.1997/7580; K.1997/10870) Bu metoda göre; satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır. Somut olayda; bu hususlar gözetilmeksizin bilirkişi tarafından yapılan yanlış hesaplamaya itibar edilerek karar verilmiştir. Bilirkişinin yaptığı hesaplamanın Dairemizin uyguladığı nispi metoda uygun olmadığı anlaşılmaktadır. O halde; mahkemece, yukarıda yapılan açıklamalar ışığında bilirkişiden ek rapor alınıp nispi metoda göre hesaplanan değer azalması tespit edilerek, kararın sadece davacı tarafından temyiz edildiği ve usulü kazanılmış hakların korunması gerektiği gözetilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken, yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 03.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.