Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/15327 E. 2014/32861 K. 27.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15327
KARAR NO : 2014/32861
KARAR TARİHİ : 27.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 06/12/2013
NUMARASI : 2012/51-2013/1462

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalı banka ile arasında bireysel kredi sözleşmesi imzalandığını, ancak taksitler ödenmediğinden ihtar çekilip icra takibi yapıldığını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek icra takibine yapılan itirazın iptali ile takibin devamına ve %40 tan aşağı olmamak üzere icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı,davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,davanın kısmen kabulü ile davalının 5.774,46 TL ye yönelik itirazının iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına 5.493,06 TL asıl alacağa takip tarihinden itibaren %13,40 temerrüt faiz oranı ve faizin %5 gider vergisi uygulanmak suretiyle devamına karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 01.10.2011 tarihinde yürürlüğe giren 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 297. maddesinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 297. maddenin 2. fıkrası ile “Hükmün sonuç kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta, mahkemece, bilirkişi raporunda da hesaplanan takip tarihinden itibaren işleyecek temerrüt faizinin %21,68 olarak uygulanmasının haklı olduğu kanaatine varıldığı şeklinde gerekçe kurulduğu halde yukarıda açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek hükmün ilk fıkrasında ” …takip tarihinden itibaren %13,40 temerrüt faiz oranı..” şeklinde kabul edilen orandan farklı bir faiz oranı yazılmak suretiyle gerekçede tefhim edilen hükme aykırı hüküm kurularak gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması nedeniyle 6100 sayılı Hukuk Muhakemeleri Kanunu’ nun 297. maddesi gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre, davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 27.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.