Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/15090 E. 2014/30917 K. 13.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/15090
KARAR NO : 2014/30917
KARAR TARİHİ : 13.10.2014

MAHKEMESİ : Ankara 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 06/02/2014
NUMARASI : 2011/487-2014/43

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, 6.4.2011 tarihinde Özel …Hastanesinde mide ameliyatı geçirdiğini, başarılı geçtiği sözylenen ameliyat sonrasında şiddetli ağrıları nedeniyle doktorunun talimatı üzerine hemşire tarafından kalça kısmından ağrı keisici iğne vurulduğunu, bunun akabininde sağ bacağında hissizlik başladığını, aynı günün akşamı bacağını kullanamadığını durumu doktoruna bildirdiğinde ortopediste sevkedildiğini, orada da durumunun geçici olduğu söylenince taburcu edildiğini ve memleketine döndükten sonra da devam edince orada da ayrı bir doktora gittiğini, bacağında vurulan iğne nedeniyle sinir hasarı oluştuğunu ve durumunun ciddi olduğunu öğrendiğini, fizik tedavi gördüğü halde düzelmediğini ve AFO adlı bir cihazla ancak sağ bacağını kullanabildiğini beyanla fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla şimdilik maddi tazminat olarak 10.000,00 TL nin, manevi tazminat olarak da 50.000,00 TL nin yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalı, davacının yaşadığı mide rahatsızlığı nedeniyle kendilerine başvurduğunda ve geçirdiği ameliyat öncesinde çok fazla kilo kaybetmiş olduğunu, bu tarz kişilere kaşektik denip bu tarz durumlarda kemikle deri arasındaki destek yağ dokusunun kaybı sonucu bu tür bir olayın gerçekleşebileceğini, kusuru olmadığını bu nedenlerle davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava maddi ve manevi tazminat istemine ilişkin olup, davacı davalı doktor tarafından ameliyat edildiğini, ameliyat sonrası şiddetli ağrıları olunca doktorun talimatı ile ağrı kesici vurulduğunu, bundan sonra sağ bacağını kullanamadığını, davalılar tarafından durumun ciddiye alınmadığını ve taburcu edildiğini, sonrasında gördüğü fizik tedavilere rağmen sorunun geçmediğini beyanla tazminat istemiş, davalı ise sorunun davacının ameliyat öncesi yaşadığı kilo kaybından kaynaklandığını, her hangi bir kusuru olmadığını savunmuştur. Mahkemece, Gazi Üniversitesinden alınan bilirkişi raporu sonrasında yine Gazi Üniversitesi Tıp Fakültesi Ana Bilim Dalından alınan 18.1.2013 tarihli rapora göre davacının davalı hastanede geçirdiği mide ameliyatı sonrasında kalçadan yapılan enjeksiyonu takiben sağ ayakta güçsüzlük ve ağrı yakınmalarının geliştiği, 1 ay sonra yapılan EMG de sağda paroneal sinirin diz distalinde ağır etkilenme olduğu, Gazi Üniversitesindeki nörolojik muayenesinde sağ ayak bileği dorsifkelsiyonunda %100 kayıp, sağ paroneal sinir sahasında ağrı duyusunda azalma ve sağda stepaj yürüyüşü saptandığını, olayın başlangıcı, oluş şekli gözönünde bulundurulduğunda en olası nedenin ilaç enjeksiyonu olabileceği, hastada peroneal nöropatiden ziyade sinir hasarlanması olduğunun anlaşıldığı ve bu seviyedeki bir peroneal sinir hasarının olayın gelişme şekli ve hastanın vücut yapısı göz önünde bulundurulduğunda ameliyat sonrası kalçadan yapılan hatalı intramuskuler ilaç enjeksiyonuna bağlı gelişmiş olabileceği yönünde rapor tanzim edildiği anlaşılmıştır. Davalıların itirazları üzerine Adli Tıp 2. İhtisas Kurulundan alınan bilirkişi raporunda ise litotomi pozisyonunda yapılan ameliyatlardan sonra ve peroneal sinire yakın bölgeden kas içine yapılan ilaç uygulamalarından sonra özellikle aşırı kilo kaybı olan kişilerde paroneal sinirde hasarın oluşabileceği kişinin zayıf ve kaşektik olduğu, kişide oluşan sinir hasarının hem litotomi pozisyonunda hemde kas içine yapılan ağrı kesici ilaç uygulaması sonucu gelişebileceği her iki durumda da oluşan tablonun her türlü özene rağmen oluşabilen komplikasyon olarak nitelendirilmesi gerektiği ve davalıların kusurlu olmadığı yönünde görüş bildirilmiştir. Gazi Üniversitesinden alınan raporda hatalı enjeksiyonun olaya sebebiyet vermiş olabileceğinden bahsedilmiş, Adli Tıp Kurumundan alınan raporda ise olayın bir komplikasyon olarak nitelendirilmesi gerektiği ve davalıların kusuru olmadığı neticesine varılmıştır. Bu haliyle mahkemece, alınan bilirkişi raporları arasında çelişki olduğu gözetilerek konusunda uzman bilirkişilerden çelişkiyi giderecek ve gerekçede de bahsedilen hususları açıklığa kavuşturacak şekilde taraf ve yargıtay denetimine elverişli yeniden bir rapor alınarak sonucuna uygun karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 25,20 TL harcın istek halinde iadesine, 13.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.