Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/14540 E. 2014/18025 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14540
KARAR NO : 2014/18025
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

K A R A R
Davacı,… … Dönüşüm Projesi Kanunu ve buna bağlı yönetmelik,belediye meclisi kararına dayanarak evini konut karşılığında davalıya devrettiğini, 1668 no.lu kıymet takdir komisyonu analiz raporunda bina ve müştemilat ile ağaç bedelinin 10.246,00 TL olduğunun anlaşıldığını, buna göre ödenmeyen 9.221,00 TL nin davalıdan tahsili için icra takibi yapıldığını,davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile % 20 icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece,davanın kabulü ile; … 28. İcra Dairesinin 2013/3950 Esas sayılı takibine, itirazın iptaline, takibin devamına,iş yargılamayı gerektirdiğinden tazminat takdirine yer olmadığına karar verilmiş,hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1- Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2- İİK’nın 67. maddesinin 2.fıkrası hükmünce, icra – inkar tazminatına hükmedilebilmesi için borçlunun takip sırasında ödeme emrine itiraz etmesi ve alacağını mahkemede dava ederek haklı çıkması gerekir. Burada borçlunun kötü niyetli itiraz etmiş bulunması yasal koşullardan değildir.

2014/14540-18025
İnkar tazminatı, aleyhinde yapılan icra kovuşturmasına itiraz edip duran ve işin itirazla çabuk bitirilmesine engel olan borçluya karşı konulmuş bir yaptırımdır. Bunlardan ayrı, alacağın likit ve belli olması gerekir. Daha geniş bir açıklama ile borçlu tarafından alacağın gerçek miktarı belli, sabit ve belirlenmek için bütün unsurlar bilinmesi mümkün nitelikle olması yeterlidir. Borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilir durumda ise, alacağın likit ve muayyen olduğunun kabulü zorunludur. Öte yandan, alacağın muhakkak bir belgeye bağlı olması da şart değildir. Açıklanan yasal kuralların ışığında takip konusu alacak değerlendirildiğinde, borçlu yalnız başına ne kadar borçlu olduğunu tespit edebilecek konumda bulunması nedeniyle alacağın likit ve muayyen nitelikte olduğunun kabulü ile icra inkar tazminatına hükmedilmesi gerekir. Mahkemece, davacının bu istemi hakkında kabul kararı verilmesi gerekirken, yazılı şekilde icra inkar tazminatı talebinin reddedilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozma nedenidir. Ne var ki, bu yanlışlığın giderilmesi yeniden yargılama yapılmasını gerektirmediğinden, usulün 438/7.maddesi uyarınca hükmün düzeltilerek onanmasına karar verilmesi gerekmiştir.
SONUÇ ;Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenle davalının temyiz itirazlarının reddine,iki numaralı bent uyarınca mahkeme kararının hüküm bölümünde yer alan “ İş yargılamayı gerektirdiğinden tazminat takdirine yer olmadığına,” cümlesinin hüküm fıkrasından çıkartılarak yerine aynen “Davacı lehine hüküm altına alınan asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatının davalıdan alınarak davacıya verilmesine’’ cümlesinin yazılmasına, hükmün düzeltilmiş bu şekliyle ONANMASINA, aşağıda dökümü yazılı 472,39 TL. kalan harcın davalıdan alınmasına, peşin alınan 25,20 TL harcın davacıya iadesine HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 09.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.