Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/14297 E. 2014/18011 K. 09.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/14297
KARAR NO : 2014/18011
KARAR TARİHİ : 09.06.2014

MAHKEMESİ : Küçükçekmece 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/10/2013
NUMARASI : 2009/166-2013/511

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacılar vekili dava dilekçesinde özetle; müvekkili Hikmet İnan’ın davalı hastanede 11/09/2008 tarihinde doğum yaptığını, prematüre bebek olan davacı Deniz’in dünyaya geldiğini, 39 gün küvezde yoğun bakımda kaldığını,oksijen tedavisi uygulandığını,20/10/2008 tarihinde taburcu edildiğini, yapılması zorunlu olan ROP testinin uygulanmadığını, gözünde patolojik bulgu tespit edilerek tedavisinin mümkün hale geldiğini, hastane tarafından verilen epikriz raporunda bebeğe ROP testinin uygulandığı ve patolojik bir bulgu bulunamadığı belirtilmekte ise de bunun doğru olmadığını, rutin bir göz muayenesi ile yetinildiğini, göz doktoru A.. A..’in imzasının dahi bulunmadığını, bunun tıbbi bir hata olduğunu, görevli doktorların affedilmez kusurları bulunduğunu, zamanında teşhis ve tedavi yapılamadığı için görme sorunları yaşadığını, yaşama boyunca hiçbir şeyi göremez hale geldiğini, gerekli tetkik ve teşhisleri yapmaya doktor ve hastanenin bundan dolayı sorumlulukları bulunduğunu ileri sürerek müvekkillerinin her biri için 2.500 TL maddi tazminat ile Nurettin ve Hikmet için 25.000 TL , Deniz için 50.000 TL manevi tazminatın tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, taraflar arasındaki uyuşmazlığın teşhis ve tedavi hizmetinden kaynaklandığından ve 4077 sayılı yasanın 23. Md gereğince davaya bakma görevi tüketici mahkemelerine ait olduğundan dava dilekçesinin görev nedeni ile usulden reddine karar verilmiş, hüküm davalı A.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
Davacılar, davacılardan Deniz’in yanlış tedavi sonucu sorunlar yaşadığını belirterek maddi ve manevi tazminat istemiyle eldeki davayı açmıştır. Mahkemece,tüketici mahkemesinin görevli olduğundan bahisle görevsizlik karar verilmiş ise de; B.K. nun 502. maddesi hükmü uyarınca, diğer iş görme sözleşmeleri hakkındaki yasal düzenlemelere tabi olmayan işlerde, vekalet hükümleri geçerlidir. Somut olayda olduğu gibi doktorlar ile hasta arasındaki uyuşmazlıkların vekalet sözleşmesine ilişkin hukuksal düzenlemelere göre çözülmesi gerektiği konusunda, öğreti ve Yargıtay’ın istikrar kazanmış uygulaması arasında paralellik bulunmaktadır.
Somut olayda, davacı ile davalı doktor arasında vekil-müvekkil ilişkisi mevcut olup, davadaki talepler vekillerin vekalet görevini ifada özen borcuna aykırı davrandıkları iddiasına dayalı bulunmakla, uyuşmazlığa vekalet hükümleri uygulanmalı ve doğal olarak, uyuşmazlığın da bu çerçevede değerlendirilmesi gerekir.
Yukarıda açıklandığı üzere, taraflar arasındaki hukuki ilişkinin 4822 sayılı yasa ile değişik 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun kapsamında değerlendirilmesi mümkün değildir. Tüketici yasası ile güdülen amaç tüketicinin tüketime yönelik satışlarda mal ve hizmetlerdeki ayıplara karşı korunması olduğundan, uyuşmazlığın genel mahkemede görülmesi gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece işin esasına girilerek sonucuna uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırıdır.Bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 9.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.