Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/13807 E. 2014/38424 K. 04.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13807
KARAR NO : 2014/38424
KARAR TARİHİ : 04.12.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 2. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 19/09/2013
NUMARASI : 2012/438-2013/1467

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıdan satın aldığı dairenin geç teslim edildiğini ileri sürerek, kira kaybı tazminatının tahsili için yaptığ takibe haksız itirazın iptali ile % 40 tazminata karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, eldeki davada 23.250 TL. Asıl 2.760 TL. Faiz toplamı 26.010 TL.nin tahsili için yaptığı icra takibine itirazın iptalini istemiş, mahkemece; gerekçede davacının 23.175 TL. asıl ve 2.619 TL. faiz olmak üzere 25.794,85 TL. alacaklı olduğu açıklandığı halde, kısa kararda; itirazın iptali ile, takibin 23.175 TL. Üzerinden devamına, % 20 inkar tazminatına karar verildiği, bu hali ile gerekçi ile kısa karar arasında çelişki yaratılmış olduğu anlaşılmaktadır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarını bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 1086 sayılı Hukuk Usulü Muhakemeleri Kanununun 381, 388 ve 389 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 388.maddesinin son fıkrası ile “Hüküm sonucu kısmında gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, istek sonuçlarından her biri hakkında verilen hükümle taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, mümkünse sıra numarası altında birer birer açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir” hükmü getirilmiştir.
Somut uyuşmazlıkta açıklanan yasal düzenleme gözetilmeyerek gerekçe ile gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki oluşturulması, HUMK.’ nun 388/son madde ve fıkrası gereğince hükmün bozulmasını gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan 1. bent gereğince temyiz edilen kararın BOZULMASINA, 2. bent gereğince diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 396,00 TL harcın istek halinde iadesine, 4.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.