Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/13629 E. 2014/32546 K. 22.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13629
KARAR NO : 2014/32546
KARAR TARİHİ : 22.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 6. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 26/12/2013
NUMARASI : 2012/1619-2013/2140

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR

Davacı, davalı şirketler tarafından yapılan Çınar apartmanından daire satın aldığını, tapu maliki olduğunu, davalı tarafından yapılan projenin tanıtım kataloglarında yer alan sitenin ortak kullanım alanında yapılacağı vaat edilen sosyal tesis alanının kendilerine teslim edilmediğini, davalının edimini eksik olarak ifa ettiğini ve bundan dolayı kendisinin zarara uğradığını ileri sürerek zararının mahkemece belirlenerek tahsilini istemiştir.
Davalılar, davacının daireyi dava dışı şahıstan satın aldıklarını, davacı ile aralarında akdi ilişki bulunmadığı gibi davacıya karşı herhangi bir taahhütte de bulunmadıklarını savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davacının, dava konusu daireyi dava dışı şahıstan satın aldığı, davacı ile davalı arasında akdi ilişki bulunmadığı ve davalının davacıya karşı herhangi bir taahhüdünün olmadığı ve bu sebeple davalıya husumet yöneltilemeyeceği gerekçesiyle davanın husumet yokluğu nedeniyle usulden reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı eldeki davada, davalıların yapımını üstlendiği daireyi satın aldığını,ancak sitenin ortak alanına yapılması vaat edilen sosyal tesislerinin yapılmadığını, davalıların edimlerini eksik ifa ettiklerini ve bu nedenle zarara uğradığını ileri sürerek maddi tazminat talebinde bulunmuştur. Dosyanın incelenmesinde, davacının dava konusu daireyi 22.06.2010 tarihinde dava dışı şahıstan tapunun devri suretiyle satın aldığı anlaşılmaktadır. Davacı, davasında davalıların imalatçı-üretici ve satıcı olması nedeniyle sorumlu bulunduğunu, kendisinin de davalılardan daireyi ilk satın alan şahsın halefi olması nedeniyle talepte bulunduğu anlaşılmaktadır. 4077 Sayılı Yasanın 3 ve 4.maddelerinde imalatçı-üreticinin sorumluluğu belirlenmiştir. 4077 Sayılı Yasanın 4/3.maddesi uyarınca; imalatçı-üretici, satıcı, bayi, acente, ithalatçı ve 10 uncu maddenin beşinci fıkrasına veya 10/B maddesinin dokuzuncu fıkrasına göre kredi veren, ayıplı maldan ve tüketicinin bu maddede yer alan seçimlik haklarından dolayı müteselsilen sorumludur. Dava konusu dairenin ve dairenin bulunduğu sitenin davalılar tarafından imal edildiği ve satıldığı hususunda taraflar arasında bir ihtilaf bulunmamaktadır. Davacı, 4077 Sayılı yasa anlamında tüketici, davalılar da yine aynı yasa anlamında imalatçı-üretici konumundalar. Davacı daireyi üçüncü şahıstan satın almış olsa dahi davalılardan talepte bulunabilir. Hâl böyle olunca davalılara husumet yöneltilir. Mahkemece, değinilen bu yön gözetilerek işin esasına girilip, taraf delilleri toplandıktan sonra hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde davanın usulden reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.