YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13030
KARAR NO : 2014/41508
KARAR TARİHİ : 24.12.2014
MAHKEMESİ : Lapseki Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/05/2013
NUMARASI : 2012/116-2013/133
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, damadı olan davalı A.. B..’un taşınmaz alması konusunda kendisini ikna etmeye çalıştığını ve haberi olmadan diğer davalı şirket ile temasa geçerek vekaleti olmadan taşınmaz aldığını, davalıların bulunduğu ortamda vadeli hesabındaki parasını çektiğini ve altınlarını bozdurarak toplam 55.000 TL’nin davalı şirketin hesabına yatırıldığını, davalı A.. B.. ‘un aslında kendisine taşınmaz almak amacı ile hareket ederek iradesinin fesada uğratıldığını, davalı şirketin ise sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek 55.000,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek ticari faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı şirket, davalı A.. B..’un ev almak istediğini, ancak bu evin tescilinin kayınvalidesi adına yapılmasını istediğini ve peşinat olarak 55.000,00 TL aldığını, 55.000,00 TL ödemenin ise daha sonradan davacının olduğunu öğrendiği N.. G..’ın hesabındaki paranın çekilerek ve altınlarının bozularak yapıldığını, davacı ile bir alım satım ilişkisinin olmadığını, sadece diğer davalı ile alım satım ilişkisi içinde olduklarını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Davalı A.. B.. ise davacının bilgisi dahilinde satımın yapıldığını, davacının evi bizzat görerek satın aldığını, hesabından para çekilerek parasının aktarıldığını, bakiye bedelini ödenmesi hususunda çıkan tarışma neticesinde evden ayrıldığını ve şirketin ödenen bedeli iade etmemesi üzerine kendisine husumet yöneltiğini sadece davacıya yardımcı olmak kastı ile hareket ettiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı damadının iradesini fesada uğratarak 55.000 TL tutarındaki parasının diğer davalı şirketin hesabına transfer ettiğini, davalı şirketin ise sebepsiz zenginleştiğini ileri sürerek ödediği 55.000 TL’nin iadesi için eldeki davayı açmıştır. Davalı A.. B.. davacıya yardımcı olmak kastı ile hareket ettiğini, davalı şirket ise davalı A.. B.. ile alım satım ilişkisine girdiklerini savunarak davanın reddini dilemişlerdir. Mahkemece davalı A.. B.. yönünden davacının iradesini fesada uğrattığını ispatlayamaması sebebi ile davalı şirket yönünden ise dava konusu daireyi yargılama aşamasında davadışı üçüncü bir şahsa sattığı gerekçesi ile şirket tarafından ifasının imkansız hale gelmesi dava konusunun sözleşmenin ifasına ilişkin olmadığı nazara alınarak davanın reddine karar verilmiştir. Tüm dosya kapsamından davalıların birlikte hareket ederek davacının banka hesabından parayı birlikte çektikleri ve kuyumcuda altınları bozdurarak davalı şirketin hesabına toplam 55.000,00TL’yi yatırdıkları, buna karşılık taahhüt edilen dairenin davacı adına tapuda tescilinin yapılmadığı, peşinat olarak istenen paranın yatırılmasına rağmen davacının daire sahibi olamadığı tüm işlemleri davalıların birlikte yapması sebebi ile el ve işbirliği içeresinde hareket ettikleri anlaşılmaktadır. Dava konusu taşınmaz yargılama aşamasında dava dışı üçüncü kişi adına tescil edildiğine göre davacı adına tescili taahhüt edilen daire için davacının ödemiş olduğu 55.000,00 TL’den davalılar birlikte sorumlu olmalıdır. O halde mahkemece değininlen bu hususlar gözardı edilerek davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup kararın bozulması gerekmektedir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 24,30 TL harcın istek halinde iadesine, 24.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.