Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/13021 E. 2014/15777 K. 20.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13021
KARAR NO : 2014/15777
KARAR TARİHİ : 20.05.2014

MAHKEMESİ : Ayvalık 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2011/65-2013/531

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, diş ağrısı şikayeti ile davalı diş hekiminin muayenehanesine gidip dişini çektirdiğini ancak davalının kusurlu eylemi neticesinde diş kökünü sinirlere doğru ittiğini, diş çekiminden sonra şikayetlerinin devam ettiğini, yemek yiyemediğini, konuşamadığını, dişlerinin kenetlendiğini, İ.Ç. Tıp Fakültesi’nde ancak fizik tedavi gördükten sonra tedavisinin yapıldığını, ikinci bir operasyon sonucu tedavisinin tamalandığını; ancak dilinde uyuşukluk olduğunu, davalının hatalı eylemleri sonucu büyük sıkıntı çektiğini ileri sürerek 500,00 TL maddi ve 10.000,00 Tl manevi tazminat talebinin davalıdan yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacının diş çekimi esnasındaki tepkilerinden ve hareketlerinden dolayı dişinin kırıldığını ve diş kökünün içinde kaldığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Adli Tıp Raporu doğrultusunda davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, davacının tedavisini üstlenen diş hekiminin tedavi sırasındaki kusurları nedeni ile oluşan zararın maddi ve manevi zararın giderilmesine ilişkindir. Davanın temeli vekillik sözleşmesi olup, özen borcuna aykırılığa dayandırılmıştır. (BK. 386-390) Vekil vekalet görevine konu işi görürken yöneldiği sonucun elde edilmemesinden sorumlu değil ise de, bu sonuca ulaşmak için gösterdiği çabanın, yaptığı işlemlerin, eylemlerin ve davranışların özenli olmayışından doğan zararlardan dolayı sorumludur. Vekilin sorumluluğu genel olarak işçinin sorumluluğuna ilişkin kurallara bağlıdır. Vekil işçi gibi özenle davranmak zorunda Olup, en hafif kusurundan bile sorumludur. (BK.321/1 md.) O nedenle diş hekiminin meslek alanı içinde olan bütün kusurları, hafifte olsa, sorumluluğun unsuru olarak kabul edilmelidir. Vekil, hastasının zarar görmemesi için, mesleki tüm şartları yerine getirmek, hastanın durumunu tıbbi açıdan zamanında ve gecikmeksizin saptayıp, somut durumun gerektirdiği önlemleri eksiksiz biçimde almak, uygun tedaviyi de yine gecikmeden belirleyip uygulamak zorundadır. Asgari düzeyde dahi olsa, bir tereddüt doğuran durumlar da, bu tereddüdünü ortadan kaldıracak araştırmalar yapmak ve bu arada da, koruyucu tedbirleri almakla yükümlüdür. Çeşitli tedavi yöntemleri arasında bir seçim yapılırken, hastanın ve hastalığın özellikleri göz önünde tutulmak, onu risk altına sokacak tutum ve davranışlardan kaçınılmak ve en emin yol seçilmelidir. Gerçekten de müvekkil (hasta), mesleki bir iş gören vekilden, tedavinin bütün aşamalarında titiz bir ihtimam ve dikkat göstermesini beklemek hakkına sahiptir. Gereken özeni göstermeyen vekil, BK.nun 394/1 maddesi hükmü uyarınca, vekaleti gereği gibi ifa etmemiş sayılmalıdır. Diğer yandan 9.12.2003 tarihli Resmi Gazetede yayımlanarak yürürlüğe giren BİYOTIP sözleşmesinin 4. maddesinde ise, “araştırma dahil, sağlık alanında herhangi bir müdahalenin, ilgili mesleki yükümlülükler ve standartlara uygun olarak yapılması gerekir” düzenlemesi mevcut olup tedavi ve müdahalelelerin bu kapsamda da değerlendirilmesi gerekmektedir. Bu nedenle, öncelikle müdahalenin ilgili mesleki yükümlülük ve standarda uygun olup olmadığı da tartışılmalıdır. Bu husus değerlendirilirken de her somut olayın özelliği de gözardı edilmemelidir. Sözleşmenin amaç ve konu başlıklı 1. maddesinde de, Bu sözleşmenin tarafları, tüm insanların haysiyetini ve kimliğini koruyacak ve biyoloji ve tıbbın uygulanmasında, ayırım yapmadan herkesin bütünlüğüne ve diğer hak ve özgürlüklerine saygı gösterilmesini güvence altına alacaktır düzenlemesiyle tıbbın kötü uygulanmasının önüne geçilmesi amaçlanmaktadır.
Somut uyuşmazlıkta davacı diş çekiminin kusurlu olduğunu, ikinci bir operasyon geçirdiğini ve diş çekiminden sonra büyük sıkıntı yaşadığını, ağzının kenetlendiğini, uzunca bir süre yemek yiyemediği ileri sürmüştür. Adli Tıp Kurumu 2. İhtisas Dairesi raporunda “…20’lik diş çekimi sırasında diş kökünün kırılmasının sık görülen bir durum olduğu, özen gösterilmesine rağmen görülebilecek bir komplikasyon olduğu” belirtilmiştir. Mahkemece, hükme esas alınan rapor yetersiz olup karara esas alınması mümkün değildir. Öyle olunca mahkemece, davacıya uygulanan operasyon ve tedavi ile sonrasına ilişkin yapılan müdahalelerle ilgili tüm bilgi ve belgeler, hastane kayıtları, tedavi evrakları, çekilen tüm filmler, epikriz ve Adli Tıp Raporu da birlikte gönderilerek, Üniversite Öğretim Üyelerinden oluşturulacak, konusunda uzman, akademik kariyere sahip üç kişilik bilirkişi kurulundan, müdahalenin usulüne uygun olarak yapılıp yapılmadığı, diş kökünün kalmasında davacınınveya davalının eylemlerinin etkili olup olmayacağı, müdahale için yapılan işlemlerin yeterli olup olmadığı üzerinde durulup irdelenmek suretiyle olayda davalıya atfı kabil bir kusur bulunup bulunmadığı konusunda, nedenleri açıklayıcı, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli rapor alınarak sonucuna göre karar verilmelidir. Mahkemenin bu yönleri göz ardı ederek eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle, temyiz olunan hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.