Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/13018 E. 2014/19706 K. 19.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/13018
KARAR NO : 2014/19706
KARAR TARİHİ : 19.06.2014

MAHKEMESİ : Antalya 6. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/09/2011
NUMARASI : 2010/187-2011/321

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, Davalılardan K.. D..’dan Antalya Merkez Varsak köyü 2807 parsel numarasında kayıtlı bulunan taşınmazdaki 53400/436800 hissesini satın aldığını, parselin Antalya Kadastro Mahkemesi’nin 2000/178 esas ve 2004/9 karar sayılı kararıyla kooperatif aleyhine sonuçlandıını ve satın alınan payın iptaline karar verildiğini ve tapu siciline güvenerek taşınmazı satın almasına rağmen taşınmazın diğer davalı adına tescil edildiğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla 50.000 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalılardan tahsiline karar verilmesini dilemiştir.
Davalı Hazine Vekili, davanın İdari Yargıda görülmesi gerektiğini, ayrıca Hazine’ye husumet yöneltilemeyeceğini, davacının iddiasının dayanaktan yoksun bulunduğunu, kadastro tespiti sırasında yapılan hatalardan müvekkili idarenin sorumlu tutulamayacağını bu sebeplerle davanın reddine karar verilmesini istemiş, diğer Davalı ise davacıya 25 yılı aşkın bir zaman öncesinde taşınmmazı sattığını, zamanaşımının dolduğunu, söz konusu hisseyi başkasından satın aldığını, aynı şekilde davacıya sattığını, arazi üzerinde de bir teslimin söz konusu olmadığını, satışta da bir kusurunun bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece; kadastro işlemleri sırasında bu parselin ihtilaflı olduğu, Kadastro Mahkemesi kararı ile hissenin iptal edildiği iddiasıyla dava açılmışsa da, 2807 parselin İmar uygulaması sonucunda 2807 ada 1 parsel numarası aldığının bildirilmesi ve yine malik hanesinin boş olduğunun görülmesi, tapudan gelen akit tablosunda ise hisse alımının 15.4.1976 tarihi olması karşısında davanın ispatlanamadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Mahkemece yapılan araştırma ve inceleme yetersiz olup, eksik incelemeyle karar verilmesi doğru değildir. Şöyle ki;
Bir davada ileri sürülen maddi olguların hukuki nitelendirilmesini yapmak ve uygulanacak yasa maddelerini bulmak doğrudan hakimin görevidir. (HUMK:nun 76 md.)
Davacı, satın almış olduğu taşınmazın hazine adına tescil edildiğinden bahisle Davalı-satıcı K.. D.. aleyhine zapta karşı tekeffül hükümlerine dayalı olarak dava açmış, diğer yandan tapu sicilinin tutulmasından sorumluluğa dayalı olarak da Hazineyi hasım göstermiştir. Mahkemece bu doğrultuda bir araştırma ve inceleme yapılmamıştır.
Öncelikle belirtmek gerekir ki, BK’nun 189. maddesinde; satıcının, satılan şeyin bir üçüncü şahıs tarafından satım akdi zamanında mevcut bir hak sebebi ile tamamen veya kısmen zaptedilmesinden alıcıya karşı mes’ul ve zamin olacağı açıkça hüküm altına alınmıştır. Bu hükme göre ayıp ister subjektif bir haktan, ister objektif bir hukuk kaidesinden doğsun, satıcı, devrini kabul ve taahhüt ettiği hakkın kendi malvarlığında mevcut olduğu yönünü de zamindir. Bu nedenle, devredilen hak, herhangi bir sebepten, devri taahhüt edilen hakka uygunluk göstermiyorsa, satıcı sorumludur. Zapta karşı tekeffülden mahsat, satıcının sattığı bir malda üçüncü bir şahsın hiçbir hakkının bulunmadığını tahhüt eylemesi ve eğer üçüncü şahıs malı kısmen veya tamamen zapt edecek olursa vey alıcının mülkiyet hakkını ihlal edecek şekilde bir hak iddia ederse satıcının bundan alıcıya karşı sorumlu tutulmasıdır. Satılanın zapt edilmesi ve zapt edilme tehlikesi, satımın konusu olan eşyaya ait hukuki bir ayıp niteliğindedir. Bu halde sorumluluğun kapsamı alıcının zapt nedeni ile uğradığı gerçek zarar kadardır. Diğer yandan satıcı, zabıttan kusuru olmasa dahi sorumludur. Nitekim Hukuk Genel Kurul’nun 15.12.2010 gün ve 2010/13-618 esas ve 668 karar sayılı kararı da bu yöndedir. Davacı ayrıca tapu sicilinin tutulmasından Hazinenin sorumlu olduğu iddiasıyla Maliye Hazinesine de dava açmıştır. Öyle olunca mahkemece bu doğrultuda araştırma ve inceleme yapılmalı, Davacı’nın dayanmış olduğu tüm kayıtlar ve belgeler getirtilmeli ve özellikle dayanak Antalya Kadastro Dosyası içerisinde bulunan 4. Tapu Sicil Müdürlüğü’nün 16.12.1993 tarihli yazısı ekinde bulunan tapu kaydı değerlendirilmeli, geçerli bir satış akdinin kurulduğu da gözetilmeli, Davalı K.. D..’ın satım akdini de kabul ettiği nazara alınarak 2807 parselin dönüştüğü imar parseline ilişkin kayıtlar da getirtilerek davacının hissesinin mevcut olup olmadığı araştırılarak ve mahallinde keşif yapılmak suretiyle taşınmazın kadastro mahkemesinin kesinleştiği tarihdeki değeri belirlenip davacının gerçek zararı saptanarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Ayrıca, Davacı yanın Maliye Hazinesinin tapu sicilinin tutulmasından sorumluluğu olup olmadığı üzerinde durulmalı ve hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmelidir. Eksik incelemeyle yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ; Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan hükmün Davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 21.15 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 19.6.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.