Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/12390 E. 2015/8803 K. 19.03.2015 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/12390
KARAR NO : 2015/8803
KARAR TARİHİ : 19.03.2015

MAHKEMESİ :Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca ve davalılardan … ile … tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı … ile imzalanan tüketici kredi sözleşmesine diğer davalıların kefil olarak katıldıklarını, asıl borçlunun yapılan ihtara rağmen kredi borcunu ödemediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere toplam 54.482,04-TL alacağın davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı …, kredi kullanmak istediğinde banka müdürünün krediyi parçalar halinde verebileceğini söylediğini, 10 kişi götürüp kredi kullandığını savunmuş, davalı . .. davanın reddini dilemiş, diğer davalılar davaya cevap vermemişlerdir.
Mahkemece, sözleşmedeki imzaya itiraz edilmediğinden davanın kısmen kabulü ile 45.203,61-TL’nin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacak olan 3.256,25-TL’ye dava tarihinden itibaren %124,80 oranında temerrüt faizi yürütülmesine karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalılar … ile … tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dava, tüketici kredisi sözleşmesi nedeniyle ödenmeyen kredi alacağının krediyi kullanan asıl borçlu ve kefillerinden tahsili istemine ilişkindir. Mahkemece, tüketici kredisi sözleşmesindeki imzaya itiraz edilmediğinden davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Eldeki davaya konu dosya ve emsal nitelikteki davacı tarafından açılan dava dosyalarında bulunan ceza mahkemesi kararı ile ipotekle ilgili açılıp görülen davalarda verilen kararlarda, davacı bankanın şube müdürü ile müdür yardımcısının dava dışı şahıslarla menfaat ilişkisine girerek banka hesaplarını boşalttıkları, usulsüz krediler verdikleri, bu hususların açığa çıkmasını önlemek için evraklarda sahtecilik yaptıkları, krediler geri ödenmediği halde gerçeğe aykırı olarak ödeme dekontları ve belgeler düzenledikleri ve zimmetlerine para geçirdikleri tespit edilmiştir. Yargıtay denetiminden geçerek kesinleşen İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/320 esas, 2009/201 karar sayılı ilamına göre de, sanıklardan . … Bankası Sirkeci Şube müdürü, sanık . .. Sirkeci şubesi müdür yardımcısı olarak görev yaptığı, sanıklardan Hacı Ramazan Demir’in aracı olarak temin edip getirdiği veya müdür Nuh Kurt’un doğrudan tanıdığı …,…, … ……isimli kişilere de aynı yöntemle gerekli inceleme yapılmadan, teminat alınmadan ödenmemesi gereken krediler tahakkuk ettirilerek ödendiği, usulsüz bu ödemelerin tamamına sanık müdür yardımcısı .. . de katıldığı, verilen kredilerin ödeme zamanı geldiğinde bazı aksamaların ortaya çıktığı, müdür . .. sahte nüfus cüzdanı ile hayali bir şahıs adına hesap açtığı, hayali hesaplara yatırılan faiz paraları ile sahte evrakla kredi alan şahısların kredi borcunun ödendiği belirtilmiştir. Temyiz eden davalı kefiller, asıl borçlu …’in davalı bankadan hiçbir zaman kredi kullanmadığını savunmuşlardır. Yukarıda yapılan açıklamalara konu olayların gelişimi dikkate alındığında somut olayda; dava konusu kredi sözleşmesinin usulüne uygun düzenlenip düzenlenmediği, kullandırılan kredinin asıl borçluya ödenip ödenmediği, kredi alınmasındaki asıl amacın bir başkasına finansman sağlamak olup olmadığı hususlarında mahkemece bir değerlendirme yapılmamış, davalıların savunmaları üzerinde durulmamıştır. Hal böyle olunca mahkemece, hesap hareketleri ve dosyaya delil olarak sunulan Gebze 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2000/638 Esas, 2002/176 Karar, Beyoğlu 1. Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2001/24 Esas, 2003/549 Karar, İstanbul 3. Ağır Ceza Mahkemesi’nin 2006/320 Esas, 2009/201 Karar sayılı dosyaları incelenmek ve konusunda uzman üç bilirkişiden rapor aldırılmak suretiyle krediyi asıl kullananın tespit edilmesi ve hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Bu yönler gözetilmeden eksik inceleme ile yazılı şekilde hüküm kurulması usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacının ve davalılar … ile …’nın sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle kararın temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenlerle davacı ve davalılar … ile …’nın sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 24,30 TL harcın istek halinde davacıya iadesine, 19.3.2015 gününde oybirliğiyle karar verildi.