Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/11296 E. 2014/33246 K. 30.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11296
KARAR NO : 2014/33246
KARAR TARİHİ : 30.10.2014

MAHKEMESİ : Bodrum 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 17/12/2013
NUMARASI : 2013/423-2013/481

Taraflar arasındaki menfi tespit davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının kendisi hakkında yürüttüğü Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1935 ve 2005/1936 sayılı takip dosyaları yönünden borçlu olmadığının tespitine karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, Dairemizin bozma ilamına uyularak açılan davanın kısmen kabulü ile,Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1936 Esas sayılı takip dosyası için açılan menfi tespit davasının reddine, takip konusu alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1935 Esas sayılı takip dosyası için açılan davanın kabulü ile, davacının takip konusu alacak kadar davalıya borçlu olmadığının tespitine hükmedilmiş, karar her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1- Dava menfi tespit istemine ilişkindir. Davacının borçlu olmadığını ileri sürdüğü 2005/1935 sayılı takip 3773$ asıl alacak ve fer’ilerinin 29.6.1998 tarihinde borç olarak verilme sebebine dayalı ilamsız icra dosyasıdır. 2005/1936 sayılı takip ise eski TL birimi ile 1.000.000.000 TL bedelli senede dayalı kambiyo senetlerine mahsus takiptir. Mahkemece kısa karar ile Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1936 Esas sayılı takip dosyası için açılan menfi tespit davasının reddine, takip konusu alacağın %40 oranında icra inkar tazminatının davacıdan alınarak davalıya verilmesine, Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1935 Esas sayılı takip dosyası için açılan davanın kabulü ile, davacının takip konusu alacak kadar davalıya borçlu olmadığının tespitine hükmedilmiş, karar gerekçesinde ise ” davacının Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1936 Esas sayılı takip dosyasına dayanak yapılan asıl alacak miktarı kadar borçlu olduğunu ikrar ettiği, buna karşın takibe dayanak senet de bulunan tarih kaydının sonradan ilave edildiği, bilahare 3773 USD olarak kararlaştırılan bu borç için 2.000 YTL ödeme 2014/11296-33246
yaptığı hususunu ise ispat edemediği anlaşıldığından bu dosya için açılmış olan davanın reddine, dava ile birlikte icra dosyasına yapılan ödemenin durdurulmasına yönelik karar verilmiş olması nedeniyle alacağın %40′ ı oranında tazminatın davacıdan tâhsiline, Bodrum 1. İcra Müdürlüğünün 2005/1935 Esas sayılı dosyasına dayanak alacağın ise davalı tarafından ispatlanamadığından bu alacak bakımından davanın kabulüne,” ifadesi kullanılarak hüküm kısmında yine kısa karar içeriği tekrar edilmiştir.
6100 sayılı HMK’nın 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nın 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden herbiri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nın 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nın yukarda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda hüküm ile gerekçe arasında açık çelişki yaratılmış olması usul ve yasaya aykırı olup bu durum hükmün bozulmasını gerektirir.
2- Bozma nedenine göre tarafların temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 30.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.