Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/11236 E. 2014/19280 K. 16.06.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/11236
KARAR NO : 2014/19280
KARAR TARİHİ : 16.06.2014

MAHKEMESİ : Datça Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 21/03/2013
NUMARASI : 2012/146-2013/130

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı ve davalı A.. Ş.. avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı; davalı A.. Ş..’den mesken niteliğindeki taşınmazı 26/07/2007 tarihinde 100.000,00 TL karşılığında satın aldığını, ancak satıştan 3,5 sene sonra 21/01/2011 tarihli D.. B..nın yazısı ile taşınmazla ilgili yıkım kararından haberdar olduklarını, yıkım kararının iptaline ilişkin açılan idari davanın ise reddedilmiş olduğunu, davalı satıcının hukuken gizli ayıplı nitelikteki taşınmazı satmakla kusurlu olduğunu, davalı Belediyenin ise yıkım kararının varlığından kendisini haberdar etmemesi ve tapuya şerh verdirmemesi nedeni ile sorumlu olduğunu ileri sürerek adına kayıtlı tapunun iptali ile taşınmazın dava tarihi itibariyle rayiç değeri olan 135.000 TL’nin ıslahen davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar; davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, Davalı D.. B.. aleyhine açılan davanın husumet sebebi ile reddine, davalı A.. Ş.. hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile taşınmazın resmi satış senedinde belirlenen değeri olan 45.000,00 TL nin 26/07/2007 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalı A.. Ş..’den alınarak davacıya verilmesine, davacı adına olan tapu kaydının iptali ile davalı Ali adına tapuya tesciline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm davacı ile davalı Ali tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacının temyiz itirazına gelince; davacı eldeki dava ile davalı A.. Ş..’den satın aldığı taşınmaz hakkında yıkım kararı bulunduğunu ileri sürerek taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini talep etmiştir. Olayları izah taraflara, uyuşmazlıklara uygulanacak kanunları belirlemek Hakim’e ait bir görevdir. Davalı Ali’nin eldeki davada sorumluluğu ayıba karşı tekeffül hükümlerine dayanmakta ise de, diğer davalı D.. B..nın sorumluluğu “Hizmet kusuruna” dayanmaktadır.
Bir kamu kurumunun kamu yasaları uyarınca bir işi yapmayı kararlaştırması idari bir karar, bu işi görmesi de kararın sonucu olan bir idari eylemdir. 11.2.1959 günlü ve 17/15 sayılı Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararının 2. bendi uyarınca idari karar ve eylemler ile hizmet kusurundan doğan zararların ödettirilmesi istekleri 2577 sayılı İdari Yargılama Usulü Yasası’nın 2/I-b. maddesi gereğince bir tam yargı davasıdır ve bu davalara bakmaya idari yargı yeri görevlidir. Temyize konu davada davacı, davalı Belediyenin taşınmaz hakkında almış olduğu yıkım kararını tapuya şerh ettirmediği ve kendisine zamanında bildirmediği için uğradığı zararın ödetilmesini istediğine göre, yargı yolu bakımından mahkemenin görevsizliği nedeniyle, bu davalı bakımından dava dilekçesinin reddedilmesi gerekir. Yerel mahkemece açıklanan yönler gözetilmeyerek davalı Datça Belediyesi hakkındaki davanın husumetten reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2- Davacı, eldeki davasında tapuda davalı adına kayıtlı olan mesken niteliğindeki taşınmazı 2007 yılında satın aldığını, daha sonradan taşınmaz hakkında yıkım kararı bulunduğunu öğrendiğini ileri sürerek taşınmazın dava tarihindeki rayiç değerinin tahsiline karar verilmesini istemiş; mahkemece, davacının satımın feshini istediğine göre satılanı iade ile birlikte ancak ödediği satış bedelini isteyebileceği, tapu kaydında da dava konusu taşınmazın 45.000,00 TL üzerinden satıldığının belirtildiği gerekçesiyle ancak resmi senet bedeli olan 45.000 TL nin davalıdan tahsili gerektiği gerekçe gösterilerek davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Davaya konu taşınmaz 26/07/2007 tarihli sözleşme ile resmi memur önünde MK 706, BK 213, Tapu Kanunun 26 ve Noterlik Kanunu’nun 60 maddelerine uygun olarak davacıya satılmıştır. Satış tarihi itibarıyla tapuda satımı engelleyen veya taşınmazın niteliği ile ilgili herhangi bir şerhte bulunmamaktadır. Böyle olunca, yapılan satımın geçerli bir satım olduğunun kabulü zorunludur. Davacı da, geçerli olan bu satış sonrası davalı belediyenin taşınmaz hakkında almış olduğu yıkım kararı nedeni ile satış sözleşmesinden döndüğünü ve davalı satıcının ise taşınmazın rayiç değerinden sorumlu olduğunu ileri sürerek eldeki davayı açmıştır.
Satıcının ayıba karşı tekeffül borcu 6098 sayılı T.B.K 219 v.d maddelerinde düzenlenmiş olup, alıcının ayıp nedeni ile sözleşmeden dönme hakkını kullanması halinde sahip olduğu haklar ise T.BK. 229 maddesinde hüküm altına alınmıştır. Buna göre, alıcı sözleşmeden dönme halinde, satıcıdan ayıplı maldan doğan doğrudan zararının giderilmesini isteme hakkına sahip olup, satıcı ise, kendisine hiçbir kusur yüklenemeyeceğini ispat etmedikçe, alıcının diğer zararlarını da gidermekle yükümlüdür. Hâl böyle olunca davalı, davacının gerçek ve müspet zararından da sorumludur Mahkemenin açıklanan bu ilkeler doğrultusunda inceleme ve araştırma yaparak taşınmazın satış tarihi olan 26.07.2007 tarihi itibariyle rayiç değerinin tespiti ile sonucuna uygun bir karar vermesi gerekirken yazılı gerekçe ile tapu satış senedindeki bedelin tahsiline karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte belirtilen nedenler ile davalının temyiz itirazlarının reddine, 2. ve 3. bentlerde açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, aşağıda dökümü yazılı 2.305,45 TL kalan harcın davalı A.. Ş..’den alınmasına, 768,50 TL peşin harcın davacıya iadesine, 16.06.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.