Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2014/10629 E. 2014/41021 K. 22.12.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2014/10629
KARAR NO : 2014/41021
KARAR TARİHİ : 22.12.2014

MAHKEMESİ : Karşıyaka 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/10/2013
NUMARASI : 2011/408-2013/555

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, dava dışı TCDD 5 ayrı ihale alarak,ihale sonrası yapılan sözleşmelere uygun olarak işleri tamamladığını ve hakediş bedellerinin davalıya verdiği vekalet kapsamında kendisinin banka hesaplarından nakit para çekilmesi ve hakediş bedeli karşılığı verilen çek bedellerini tahsil etmek suretiyle alınmasına rağmen davalının hiçbir hesap vemediğini ve kendisi ödeme yapmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 10.000 TL’nin faiziyle davalıdan tahsiline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı, kendisinin mühendislik diploması olmadığı için mühendis olan davacı adına A.. E.. İnşaat mühendisliği isimli şahıs firması kurulduğunu,bu firma ile TCDD arasındaki yapılan sözleşmelerin aslında kendisine hesabına yapıldığını,işlerin gerçek sahibinin kendisi ve bu işlemlerin amacının ihaleye girebilmek için davacının diplomasını kullanmak olduğunu,gerçek bir vekalet ilişkisinin bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece yargılama kapsamında alınan bilirkişi raporlarındaki tespitlere itibar edilerek,davacının bir alacağı bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş,hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı,kendisine ait kamu ihale sözleşmelerine konu işlemlerin takibi amacıyla davalıya verdiği vekaletname ile davalı tarafından bu işlere ait hakediş ödemelerinin tahsil edilmesine rağmen, hesap verilmediğini ve kendisine ödeme yapılmadığını iddia etmiş,davalı ise savunmasında dava konusu işleri davacı adına değil kendisi hesabına takip ederek sonuçlandırdığını savunmuştur. Uyuşmazlığa konu taraflar arasındaki hukuki ilişki vekalet akdinden kaynaklanmaktadır. Borçlar Kanununun 392. (6098 Sayılı Türk Borçlar Kanununun 508)maddesi hükmünce, vekil yaptığı iş sırasında vekil edeninin üzerine geçen bütün haklarını ödemeye, vekil edeninin adına veya yararına yaptığı tüm işlerden dolayı hesap verme zorunluluğundadır.Bu itibarla vekil olan davalı, davacıya karşı takip ettiği işlerden dolayı hesap vermekle sorumludur.
Mahkemece,yapılan yargılama kapsamında davalı vekilin sorumluluğunun belirlenmesi amacıyla alınan bilirkişi raporunda, davalı vekilin davacıya ve davacı yararına yaptığı ödemesinin,hakediş tahsilatlarından fazla olduğu tespit edilerek davalının bir alacağının bulunmadığı tespit edilmiştir.Ancak mahkeme kararına esas alınan bilirkişi incelemesine konu asıl bilirkişi raporunda, ticari defterlerin incelenmesi sonucu, davalı tarafından davacının hesabından tahsil edilen kalemler ile ek bilirkişi raporunda banka kayıtları üzerinde yapılan incelemeye göre davalı tarafından davacının banka hesabından çekilen paraların birbiri ile uyumlu olmadığı tespit edilmesine rağmen,bu ek raporda bankadan çekilen miktarların defter kayıtlarına işlenmediği ve asıl raporda hesaplamaya katılmadığı,bu haliyle ek bilirkişi raporuna konu incelemede defter ve banka kayıtlarının bir bütün olarak karşılaştırılmadığı anlaşılmaktadır.Bu itibarla bilirkişi raporu hükme esas alınabilecek nitelikte bir inceleme ve tespit içermemektedir.Hal böyle olunca mahkemece yeni bir bilirkişi heyeti oluşturularak davaya konu hakediş ödeme belgeleri,ticari defter kayıtları ve banka hesap dökümleri ile tüm dosya kapsamında sunulan deliller üzerinde taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli bilirkişi raporu alınarak sonucuna uygun karar verilmelidir. Eksik inceleme ve yetersiz bilirkişi raporu ile hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
2-Bozma sebebine göre davacının sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına,
SONUÇ;Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına bozulmasına, (2) nolu bentte açıklanan nedenle davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 22.12.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.