Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/9483 E. 2014/7575 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/9483
KARAR NO : 2014/7575
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : Yalova 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2012
NUMARASI : 2010/208-2012/149

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı, davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı Y.. B.. vekili avukat G. A. ile davacı A. Yatırım İşl. İnş. Ve Tic. A.Ş vekili avukat E. Büyükerk’in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı; davalı Belediye Meclisinin 5.12.2006 tarih ve 342 sayılı kararı ile yapılan imar düzenlemesi neticesinde davalı belediyenin satışa çıkardığı arsanın kendisine ihale edildiğini, gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin yapıldığı tarihte imar düzenlemesinin iptaline ilişkin idari yargıda görülmekte olan davalar bulunmasına rağmen davalının bu durumdan kendisini haberdar etmediğini, açılan davalar neticesinde idare mahkemesi tarafından arsa üzerindeki imar uygulamasının iptaline karar verildiğini, davalı Belediye tarafından bu nedenle yeniden yapılan imar planı doğrultusunda ise satın aldığı taşınmazın bütünlüğünün bozularak iki ayrı parsele bölündüğünü, yola olan cephesinin 235 metrekareden 20 metrekareye düştüğünü, bu imar değişikliği sebebi ile taşınmazın değerinde ciddi bir azalma meydana geldiğini, taşınmazı alışveriş merkezi yapmak amaçlı satın aldıklarını ancak bu haliyle bunun mümkün bulunmadığını ileri sürerek, fazlaya ilişkin zarar ziyan talepleri saklı kalmak üzere 4.505.643.20.TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek reeskont faizi ile birlikte davalıdan istemiştir.
Davalı; İdare mahkemesince verilen karar uyarınca yeniden imar planı yapıldığını, yapılan ihale esnasında davalı Belediyenin açılmış davalar hakkında bilgi verme yükümlülüğünün bulunmadığını savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 1.765.096,20.TL zarar ve %18 lik KDV oranı dikkate alınarak 317.717,31.TL olmak üzere toplam 2.082.813,51.-TL tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm her iki tarafça temyiz edilmiştir.
1-Davacı eldeki dava ile, davalıdan ihale sözleşmesi ve ekindeki şartname uyarınca satın aldığı taşınmazın yine davalı tarafından gerçekleştirilen yeni imar planı neticesinde değerinde azalma meydana geldiğini, yola cephesinin daraldığını, taşınmazın iki parsele bölündüğünü, taşınmazı satın alma amacının alışveriş merkezi yapmak olduğunu ancak bu haliyle bunun mümkün bulunmadığını ileri sürerek tazminat talebinde bulunmuştur.
Maddi vakaları ileri sürmek taraflara hukuki nitelemeyi yapmak ise Hâkime aittir. Dava dilekçesi ile dosya kapsamı bir bütün olarak değerlendirildiğinde, davacının talebinin ayıplı taşınmaz satışına dayandığı, bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde mülga 818 sayılı B.K 217 maddesi yollaması ile 202 ve 203.maddeleri ile 6098 sayılı T.B.K 246.madde yollaması ile 227.maddesinde ifadesini bulan Ayıba karşı Tefekkül hükümlerinin uygulanması gerektiği anlaşılmaktadır.
818 sayılı Borçlar Kanununun 217. maddesi yollamasıyla taşınmaz mal satışlarında uygulanması gereken BK.nun 202. maddesi hükmünce ayıba karşı tekeffülden alıcı lehine seçimlik bazı haklar doğmaktadır. Buna göre alıcı; dilerse satılanı redde hazır olduğunu beyanla satımın feshini, dilerse satılanı alıkoyup satış parasından indirim yapılmasını talep edebilir veya misli eşya satımında satılanın ayıptan ari misli ile değiştirilmesini isteyebilir (BK. m. 203). Ne var ki, dava dilekçesi içeriği nazara alındığında davacının bu seçimlik haklardan bedel indirimini tercih ettiğini tespit etmek mümkün bulunmamıştır. Bu nedenle, mahkemece davacının talebinin açıklattırılarak, talep neticesinin semenin tenziline ilişkin olduğu anlaşıldığı takdirde bu bedelin, dairemizin istikrar kazanan uygulama ve içtihatlarına göre kabul gören nisbi metod uygulanarak bulunması gerekir. Nisbi Metod ise; Ödenecek Bedel=(Kararlaştırılan Bedel x Ayıplı Değer)/Ayıpsız Bedel şeklinde orantı kurularak yapılması gereken yöntemdir. Mahkemece yukarıda belirtilen açıklamalar göz ardı edilerek yazılı gerekçe ile davanın kısmen kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, BOZMA nedenidir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle, tarafların sair temyiz itirazının incelenmesine yer olmadığına, 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine, peşin alınan 35.569.25 TL. temyiz harcının istek halinde davacı ve davalıya iadesine, 18.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.