Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/8892 E. 2014/36966 K. 24.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/8892
KARAR NO : 2014/36966
KARAR TARİHİ : 24.11.2014

MAHKEMESİ : Ankara 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 15/10/2012
NUMARASI : 2011/150-2012/880

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı, davacı avukatınca duruşmasız olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat S.. K.. ile davacı vekili avukat N.. K..’nın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı tarafından Çankaya ilçesi … ada ..parsel üzerine inşa edilen Ç.. H.. S.. Evleri B blok … nolu daireyi 22.03.2007 tarihli sözleşme ile davalıdan satın aldığını, satış sözleşmesinde, ilanlarda, reklam ve broşürlerde vaat edilmesine rağmen bağımsız bölümde ve ortak alanlarda eksik ve ayıplar bulunduğunu ileri sürerek fazlaya dair hakları saklı kalmak kaydıyla satış bedelinden şimdilik 47.500,00 TL indirim yapılarak bu meblağın davalıdan tahsiline,ayrıca 2.500,00 Tl cezai şartın tahsilini istemiştir.
Davalı, süresinde ayıp ihbarı yapılmadığını, hiç bir ihtirazi kayıt olmaksızın taşınmazın teslim alındığını, taşınmazda ayıp ve eksik imalat bulunmadığını, mahal listesine uygun olarak inşaatın tamamlanarak teslim edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 24.900,00 Tl eksik işler bedeli ile 2.500,00 Tl kira bedelinin tahsiline, fazlaya ilişkin taleplerin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dava, davalı şirketten satın alınan bağımsız bölümde, bloklarda ve site ortak alanlarında sözleşme, reklam ve ilanlarda taahhüt edildiği halde hiç yapılmayan ya da eksik ve ayıplı yapılan işler nedeniyle satış bedelinin indirilmesi talebine ilişkindir. 4077 sayılı Kanunun 4. maddesinin 2. fıkrası hükmüne göre; tüketici, malın teslimi tarihinden itibaren otuz gün içerisinde açık ayıpları satıcıya bildirmekle yükümlüdür. Tüketici bu durumda,
bedel iadesini de içeren sözleşmeden dönme, malın ayıpsız misliyle değiştirilmesi veya ayıp oranında bedel indirimi ya da ücretsiz onarım isteme haklarına sahiptir. Satıcı, tüketicinin tercih ettiği bu talebi yerine getirmekle yükümlüdür. Tüketicinin Korunması Hakkındaki Kanun’da gizli ayıpların ne kadar sürede satıcıya ihbar edileceğine dair bir hüküm bulunmamaktadır. Öyle olunca, 4077 sayılı TKHK’nun 30. maddesi gereğince, bu kanunda hüküm bulunmayan hallerde, genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, Borçlar Kanunu’nun bu konudaki 198. maddesi uygulanacaktır. Borçlar Kanunu’nun 198. maddesine göre, alıcı, teslim aldığı malı örf ve âdete göre, imkân hâsıl olur olmaz muayene etmek ve satıcının tekeffülü altında olan bir ayıp gördüğü zaman bunu satıcıya derhal ihbar etmekle yükümlüdür. Bunu ihmal ettiği takdirde, satılanı kabul etmiş sayılır. Ancak, satılanda adi bir muayene ile meydana çıkarılamayacak bir ayıp mevcut olup da, bu ayıp sonradan meydana çıkarsa, bu durumu da derhal satıcıya ihbar etmediği takdirde yine satılanı bu ayıp ile birlikte kabul etmiş sayılır. Borçlar Kanunu’nun 198. maddesinde öngörülen süre içinde ihbar edilmeyen ayıplar için dava açılamaz. Hemen belirtmek gerekir ki eksik iş, yapılması gerektiği halde yapılmayan işleri, ayıplı iş ise eserde olması gereken vasıfla fiilen mevcut olan arasındaki farkları ifade eder. İşin yapılmayan kısmının teslim ve muayenesi söz konusu olamayacağından iş sahibinin eksik işler yönünden ihbarda bulunmasına ya da ihtirazı kayıt koymasına gerek yoktur. İş sahibinin muayene ve ihbar yükümlülüğü sadece ayıplı işler içindir. 4077 sayılı Yasanın 30. maddesine göre, bu Kanunda hüküm bulunmayan hallerde genel hükümlere göre uyuşmazlığın çözümü gerekli olduğundan, sözleşmeden kaynaklanan edimin ifasındaki eksiklikler nedeniyle davacının 10 yıllık zamanaşımı süresi içerisinde satıcının sorumluluğuna gidebileceği kabul edilmelidir.
Taşınmazlardaki ayıpların mahiyeti ve duruma göre ayıp ihbarının süresinde yapılıp yapılmadığı irdelendikten sonra, eksikler ve süresinde ihbar edildiği tespit olunan ayıplar yönünden satış bedelinden indirilecek miktarın tespitinde; doktrinde, “mutlak metod”, “nisbi metod” ve “tazminat metodu” adıyla bilinen değişik görüşler mevcutsa da, gerek Dairemiz gerekse Yargıtay tarafından öteden beri uygulanan “nispi Metod” olarak adlandırılan hesaplama yöntemi benimsenmektedir. (Bkz. 13.HD. T.26.12.1997, E.1997/7580; K.1991/10870) Bu metoda göre satış tarihi itibariyle satılanın, ayıpsız ve ayıplı değerleri arasındaki oranın, satış bedeline yansıma miktarı belirlenmektedir. Başka bir ifade ile satılanın, tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle gerçek ayıpsız rayiç değeri ile, mevcut ayıplı haldeki rayiç değeri ayrı ayrı belirlenerek, bu iki değerin birbirine bölünmesi suretiyle elde edilecek oran, satış bedeline uygulanmaktadır.
Yukarıda açıklanan ilkeler ışığında somut olaya bakılacak olursa; dava konusu bağımsız bölüm ve ortak alanlarda ayıp ve eksikler bulunduğu tespit edilmiştir. Mahkemece hükme esas alınan bilirkişi raporunda ve ek raporunda nısbi metod uygulanarak % 5,10 oranında bedel indirimi yapılması gerektiği sonucuna ulaşılmış ise de dosyanın incelenmesinden, aynı siteye ilişkin başkaca davaların da bulunduğu, bu dosyalarda saptanan eksik ve ayıplar hemen hemen aynı olmasına rağmen bilirkişi heyetlerince dairelerin ayıplı ve ayıpsız sürüm değerlerinin belirlenmesindeki farklılıklar nedeniyle satış bedeline uygulanacak oranların % 18 ve %5.10 olarak mütalaa edildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca değişen oranlarda indirim yapılması gerektiğini bildiren ve birbiriyle çelişen bu raporlara dayanılarak hüküm tesis edilemez. O halde eldeki dosyada aldırılan bilirkişi raporları da hüküm kurmaya ve Yargıtay denetimine elverişli değildir. Bu durumda mahkemece, gayrimenkul fiyatları konusunda uzman bir mülk bilirkişisinin de dahil olacağı yeni bir bilirkişi kurulu oluşturulmak suretiyle tarafların kararlaştırdıkları satış bedeli gözetilmeksizin, satış tarihi itibariyle dairede ve ortak alanlarda sözleşme, reklam ve ilanlarda taahhüt edilen işlerin yapılmış olması halinde dairenin rayiç değeri ile (ayıpsız değer), eksik ve ayıplı (süresinde ihbar edilenler dikkate alınarak) işler nedeniyle dairenin mevcut haldeki rayiç değeri (ayıplı değer), somut verilere dayanarak ayrı ayrı belirlenmeli, belirlenecek bu miktarlar birbirine oranlanmalı, tespit edilecek bu oran da satış bedeline uygulanarak davacının isteyebileceği bedel indirimi miktarı tespit edilmeli ve bu değer farkının ödetilmesine karar verilmelidir. Mahkemece, açıklanan hususlar gözardı edilerek, taraf, mahkeme ve Yargıtay denetimine elverişli olmayan, eksik ve yetersiz bilirkişi raporu esas alınarak yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine bu aşamada yer olmadığına,
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle kararın BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, 1.100,00 TL duruşma avukatlık parasının karşılıklı alınarak birbirlerine ödenmesine, peşin alınan 407,00 TL. temyiz harcının istek halinde davalıya iadesine, 24.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.