Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/807 E. 2013/28160 K. 13.11.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/807
KARAR NO : 2013/28160
KARAR TARİHİ : 13.11.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davalı vekili avukat … ile davacı vekili avukat Hacı Musa Ekinci’nin gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı şirket, davalı ile kozalak alımı konusunda şifahi olarak anlaştıklarını, bu anlaşmaya göre 18.04.2008’de davalıya EFT ile 25.400,00 TL ödeme yaptıklarını, davalının taahhüt ettiği 15.400 kg lık kozalağı teslim etmediğini, 13.01.2010 tarihli ihtarnameye rağmen davalının ödeme yapmaması üzerine davalı hakkında icra takibi başlattıklarını, davalının takibe haksız yere itiraz ettiğini ileri sürerek, itirazın iptali ile takibin devamına, % 40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile aralarında kozalak alım satımı konusunda şifahi bir sözleşmenin bulunmadığını, davacının iddiasını yazılı delille ispatlaması gerektiğini, davaya dayanak banka dekontuna konu ödemenin, davacının kendisinden aldığı borcun ödenmesi amacıyla davacı tarafından hesabına gönderildiğini, dekontta açıklama ve ödeme nedeni belirtilmediğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davacı şirket ile davalı arasında ticari ilişkinin bulunduğu, dava konusu alacağın sipariş avansı olarak davacı defterine kaydının yapıldığı, aynı zamanda dekont üzerinde de bu ibarenin yazılı olduğu gerekçesi ile davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacının banka havalesi ile davalıya 25.400,00 TL gönderdiği, davalının da bu parayı aldığı ihtilafsızdır. Davacı bu parayı, davalı ile yaptıkları şifahi sözleşmeye istinaden kozalak bedeli olarak gönderdiğini ileri sürmüş, davalı ise davacı ile aralarında kozalak alımına dair davacı ile aralarında bir sözleşme bulunmadığını, bu paranın borç ödemesi olarak kendisine
2013/807-28160
gönderildiğini savunmuştur. Hemen belirtmek gerekir ki, havale bir ödeme vasıtası olup, var olan bir borcun ödendiğini gösterir. Bu karinenin aksini havaleyi gönderen tarafın ispat etmesi gerekir. Davalı savunmasında akdi ilişkiyi inkar etmek suretiyle gerekçeli inkarda bulunmuştur. Öte yandan 18.04.2008 tarihli banka dekontunda, paranın gönderiliş nedenine ilişkin olarak her ne kadar “fıstık kozalak avansı” açıklaması yer almakta ise de, davalı tarafından bu açıklamanın sonradan eklendiğine dair cumhuriyet savcılığına yapılan suç duyurusu üzerine, havale işleminin gerçekleştirildiği banka tarafından cumhuriyet savcılığına gönderilen cevabi yazı ve banka görevlisinin savcılık tarafından alınan beyanlarında, havale dekontunda yer alan “fıstık kozalak avansı” ibaresinin sonradan davacının talebi üzerine eklendiği bildirilerek, buna ilişkin davacı tarafın bankaya sunduğu dilekçe sureti dosyaya ibraz edilmiştir. Cumhuriyet savcılığı tarafından yapılan soruşturma içeriği ve dosyada mevcut deliller itibariyle havale dekontunda yer alan “fıstık kozalak avansı” ibaresinin havale dekontuna, havale işlemi gerçekleştirildikten sonra eklendiği ve bu açıklama şerhinin geçerli olarak kabul edilemeyeceği anlaşılmaktadır. Davacının dayandığı havalede gerçekte yer alan “Kermes Tarım …” açıklamaları bu hali ile davacının iddialarını ispat edecek mahiyette değildir. Dava konusu bedelin, mal satış bedeli olarak gönderildiğini ispat yükü davacının üzerinde olup, miktar itibariyle davacının iddiasını yazılı delillerle kanıtlaması gerekir. Yazılı belge bulunmadığına göre davacı iddiasını yasal delillerle kanıtlayamamıştır. Her ne kadar davacı, dava dilekçesinde “her türlü delil” demek suretiyle yemin deliline dayanmış ise de, mahkemece 26.07.2011 tarihli celsede davacı vekiline usulüne uygun olarak yemin teklif etme hakkı hatırlatılmadığından, davacı tarafa hatırlatılan yemin teklif etme hakkının usulü kazanılmış hak oluşturmayacağı da dikkate alınarak mahkemece, davacı tarafa yemin teklif etme hakkı hatırlatılarak hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
1-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davalı yararına BOZULMASINA, 2. bentte açıklanan nedenlerle davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, 990,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 386.00 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 13.11.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.