Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/5571 E. 2014/2271 K. 29.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5571
KARAR NO : 2014/2271
KARAR TARİHİ : 29.01.2014

MAHKEMESİ : Niksar Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 30/03/2012
NUMARASI : 2001/152-2012/173

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde taraflardan gelen olmadığından incelemenin evrak üzerinde yapılmasına karar verildikten sonra dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, kendisine ait cevizlerin kabuklarının ücret karşılığında kırılıp ceviz içlerinin teslimi hususunda davalı ile anlaştıklarını, sevk irsaliyesi ve kantar tartı fişinden de anlaşılacağı üzere 32.480 kg kabuklu cevizin 19.11.2000 tarihinde kırılmak üzere davalıya gönderilerek teslim edildiğini ve davalıya 3.500,00 TL ödeme yapıldığını, davalının cevizleri kırdırıp ceviz içlerini iade etmesi gerekirken kendi nam ve hesabına 3.şahsa sattığını ileri sürerek,10 ton ceviz içinin aynen iadesine, mümkün olmadığı takdirde bedeli olan 30.000,00′ TL nin faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davacı ile arasında herhangi bir hukuki ilişkinin bulunmadığı gibi ibraz edilen sevk irsaliyesi ve kantar fişinde de imzasının olmadığını,davacının iddiasını yazılı delil ile ispat etmesinin gerektiğini,tanık dinletme talebine muvafakat etmediğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalı ile aralarındaki şifahi sözleşme gereğince 32.480 kg kabuklu cevizin kırılmak üzere davalıya gönderilip teslim edildiğini ve 3.500,00 TL ödeme yaptığını, ancak davalının cevizleri kırdırıp iade etmediği iddiasıyla 10 ton cevizin aynen iadesi olmazsa, 30.000,00′ TL nin
tahsilini istemiştir. Davalı, akdi ilişkiyi ve teslimi kabul etmemiştir. Mahkemece, davacının sunduğu,mevcut kantar fişi ve sevk irsaliyesinde davalı tarafın imzasının bulunmadığı için delil olarak kabul edilmesine olanak bulunmadığı,dava değeri dikkate alındığında,davalı taraf muvafakat etmediği gibi davanın değeri itibariyle tanık dinlenmesinin de mümkün olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Oysa, davalının sanık olarak hizmet nedeniyle emniyeti suistimal suçlamasıyla yargılandığı Niksar Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2005/434 esas ve 2007/86 karar sayılı dava dosyasında,1 yıl 15 gün hapis cezasına mahkum olduğu,cezanın ertelenmesine karar verildiği,Yargıtay 15.Ceza Dairesi’nin 2.2.2102 tarihli ilamı ile de,zamanaşımı nedeniyle düşme kararı verildiği anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekirse, hukuk mahkemesi, ceza mahkemesinin beraat veya düşme gibi kararları ile bağlı değilse de,ceza mahkemesince tesbit edilen maddi olgu ve vakıalar ile bağlı bulunmaktadır.Dosya içinde bulunan Niksar Asliye Ceza Mahkemesi’nin 2005/434 esas ve 2007/86 karar sayılı ilamından,taraflar arasındaki akdi ilişkinin tanık beyanları ile sabit olduğu görülmektedir.Diğer bir deyişle, ceza davasında tesbit edilen maddi olgu ve vakıalar ile taraflar arasındaki akdi ilişki sabit olduğuna göre, mahkemece, bu yönde değerlendirme yapılarak hasıl olacak sonuca göre karar verilmesi gerekirken bu husus gözardı edilerek yanlış gerekçe ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 29.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.