Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/5358 E. 2013/15252 K. 05.06.2013 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/5358
KARAR NO : 2013/15252
KARAR TARİHİ : 05.06.2013

MAHKEMESİ :Asliye Hukuk Mahkemesi

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı; davalı ile 21.05.2002 tarihinde Avukatlık Sözleşmesi imzaladığını, Sözleşmeye istinaden 21.05.2002- 31.12.2003 tarihleri arasında davalı kurumun sözleşmeli avukatı olarak çalıştığını, 08.01.2004 tarihli davalı kurumca gönderilen yazı ile “21.05.2002-31.12.2003 sözleşme dönemi performans kriterleri değerlendirme sonuçları yetersiz bulunduğundan, … Bölge Başkanlığı’nın 06.01.2004 tarih 81/56 sayılı yazısında sözleşmenin 13. maddesi gereğince Avukatlık sözleşmesinin feshedilmesi ve önümüzdeki dönem için yenilenmemesi talimatına istinaden, 21.05.2002 tarihli Avukatlık sözleşmesi bankamızca feshedilmiştir” denilerek davalı kurum ile yaptığı sözleşmenin feshedildiğini, oysa ki sözleşmenin süreli olup, zaten sürenin de 31.12.2003 tarihinde sona erdiğini, Süresi sona eren sözleşmenin feshinin de yasal olarak mümkün olmadığını, fesih yazısı ile birlikte istenilen belgeleri davalıya göndererek avukatlık ücretini de istediğini, ancak olumlu yanıt alamadığını, oysa aralarındaki sözleşmenin 1136 sayılı yasaya aykırı olan hükümlerinin geçersiz olduğunu, davalı kurumun 9.02.2004 tarihli yazısında ” Tarafınızdan takip edilen ve dava veya icra takipleri sonuçlanmış olan her dosya için, Genelgelerimiz ve sözleşme hükümleri doğrultusunda yapılacak hesaplamalar sonrası doğacak vekalet ücreti hesabınıza intikal ettirilecektir. ” denildiğini ancak bugüne kadar çok az bir ödeme yapıldığını, yasadan doğan davalı kurumdan alacağı avukatlık ücretleri, mahkeme ihtiyati haciz avukatlık Ücreti ile karşı taraftan alacağı avukatlık ücretleri olarak, geri kalan avukatlık ücretinin ödenmediğini, bankadan 30.000,00.TL. avukatlık ücreti alacağı bulunduğunu ileri sürerek 30.000,00.TL. Avukatlık Ücreti alacağının 15.01.2004 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline, karar verilmesini istemiştir.
Davalı; sözleşmenin bitiminden itibaren 1 yıllık zamanaşımı süresinin dolduğunu, davacının takip ettiği icra dosyaları için biten işlerin ücretlerinin ödendiğini, tahsilat yapılmayan dosyalarda ödeme yapılmadığını, kalan işlerin ise başka avukatlarca takip edilerek sonuçlanması durumunda sarf edilen emeği takdir edilen ücretin ödenmeye devam ettiğini, karşı taraf vekalet ücretlerinden %25 kesinti yapılarak bunun banka payı olarak kesildiğini, sözleşmede bu hususun belirtilmiş olduğunu, süre sona erdikten sonra sözleşmenin Avukatlık yasasına aykırılığının ileri sürülemeyeceğini belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemenin, davanın kısmen kabulü ile, davacının alacağı olan 22.111,01 TL vekalet ücretinin 15/01/2004 tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan alınıp davacıya ödenmesine, fazlaya ilişkin talebin reddine dair 31.05.2011 tarihli kararının taraflarca temyizi üzerine Dairemizce kararın davalı yararına bozulması üzerine Mahkemece bozma ilamına uyularak yapılan yargılama sonunda davanın kısmen kabulü ile 15.091.51.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın bozmaya uygun olmasına, delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davalının tüm, davacının aşağıdaki 2. bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Mahkemenin 31.05.2011 tarih ve 2008/601 Esas 2011/207 Karar sayılı ilk kararında, davanın kısmen kabulü ile, 22.111,01.TL vekalet ücretinin davalıdan tahsili yönünde kurulan hükmün taraflarca temyiz edilmesi üzerine Dairemizin 2105.03.2012 tarih ve 2011/15421 Esas 2012/5382 Karar sayılı ilamı ile “…Avukatlık Kanununun 164/son maddesi hükmüne göre, kural olarak karşı tarafa yükletilen vekalet ücreti avukata ait olup davacı, gerek kendine ödenecek vekalet ücreti gerekse icra takip dosyalarında karşı tarafa yükletilen vekalet ücretinin tahsili için eldeki davayı açmıştır. Karşı tarafa tahmil edilecek vekalet ücretinin miktarı, dava ve icra takibinin sonuçlanması ile belli olur. Vekil edenin avukatına ödeme borcu da, bunun karşı taraftan tahsil edildiği anda doğar. Henüz karşı taraftan vekalet ücreti alacağını tahsil etmemiş olan müvekkilden, avukat bu ücret alacağını isteyemez. Ancak kural böyle olmakla birlikte hakim bu kurala sıkı sıkıya bağlı kalınmamalı, Avukatlık Kanununun 164/son maddesine işlerlik kazandıracak şekilde her olayın özelliğine, durum ve şartlarına göre değerlendirme yapılmalı, özellikle MK’nun 2. maddesinde belirtilen hakkın kötüye kullanılmasına, dürüstlük kurallarının ihlaline izin verilmemeli, gerektiğinde müvekkilin bu alacağını karşı taraftan tahsil etmiş olduğu da kabul edilmelidir. Açıklanan bu nedenlerle somut olayda mahkemece tahsil edilmeyen icra takip dosyalarına ilişkin olarak karşı vekalet ücretinin de tahsiline karar verilmesi…” gerektiğinden bahisle davalı yararına bozulması üzerine, mahkemece bozma ilamına uyulmasına karar verilmiştir. Bu husus taraflar yararına usulü kazanılmış hak niteliğindedir. Hal böyle olunca temyize konu kararda, mahkemece sadece tahsil edilmeyen icra takip dosyalarına ilişkin olarak karşı yan vekalet
ücretinin hesaba dahil edilmeden karar verilmesi gerekirken usulü kazanılmış hak ilkesi gözardı ederek hükme esas alınan bilirkişi raporunda açıkça tahsil edildiği bildirilen icra takip dosyalarına ilişkin karşı yan vekalet ücretleri yönünden de talebin reddine karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalının tüm, davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 1.030,90 TL onama harcının davalıdan alınmasına, peşin alınan harcın istek halinde davacıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 05.06.2013 gününde oybirliğiyle karar verildi.