Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/474 E. 2014/1374 K. 21.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/474
KARAR NO : 2014/1374
KARAR TARİHİ : 21.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 23. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/07/2012
NUMARASI : 2009/236-2012/322

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılarla aralarında yaptıkları şifahi sözleşme gereğince, 2002 yılından itibaren davalı Mustafa’ya, 2008 yılından bugüne kadar ise davalı şirkete hukuki danışmanlık hizmeti verdiğini avukat olarak dava işlerini takip ettiğini, 2009 yılına kadar danışmanlık ücretinin ödendiğini fakat takip edilen davalar ve işler için ayrıca vekalet ücreti ödenmediğini, davalı M..’nın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/618 esas sayılı dosyasının aleyhe sonuçlanması üzerine “kaybedilmeyecek bir davayı kaybettin, bundan sonra seninle çalışmam” diyerek azil iradesini ortaya koyduğunu, vekalet ilişkisinin temeli olan güven ve saygı unsurlarını sarstığını, bunun üzerine dosyaların tamamının tutanakla teslim edildiğini, danışmanlık hizmeti dışında takip edilen işler için avukatlık ücretinin talep edilmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek bakılan 49 adet dosyanın her biri 200 TL ücret olmak üzere 9.800.00 TL vekalet ücretinin tahsilini talep etmiş, davalının karşı davası için davanın haksız olduğunu savunarak reddini dilemiştir.
Davalılar, sözlü avukatlık sözleşmesi gereğince davacının hak ettiği tüm danışmanlık ücretini ödediklerini, 9 yıl boyunca hizmet veren davacının danışmanlık ücreti dışında başkaca ücret talep etmediğini, vekalet ilişkisinin davacının kusuru nedeniyle sona erdiğini, azlin söz konusu olmadığını, davacının haklı bir sebep olmadan işleri takip etmediğini savunarak davanın reddini dilemişler, karşı davalarında ise davacının takip edilen işler için aldığı avansların hesabını
vermediğini, icra kanalıyla tahsil ettiği paraları tam olarak ödemediği ve talimatı olmamasına rağmen icra takibinden feragat ederek zarara uğramalarına yol açtığını ileri sürerek şimdilik avans borcuna ilişkin olarak 5.000.00 TL’nin ve feragat nedeniyle uğranılan zarar nedeniyle de 5.000.00 TL’nin tahsiline karar verilmesini dilemişlerdir.
Mahkemece; asıl davada, davalı Mustafa hakkındaki davanın reddine, davalı şirket hakkındaki davanın kısmen kabulü ile 920.00 TL’nin tahsiline, birleşen davada; avansa ilişkin davanı kabulü ile 5.000.00 TL’nin davalıdan (asıl davanın davacısı) tahsiline, eksik tahsilatla ilgili talebin kabulü ile 5.000.00 TL’nin davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Davalı M… ve M.. E.. İnşaat LTD.ŞTİ. yönünden; 26.09.2013 günlü karar davalılara 26.09.2012 tarihinde, davacının temyiz dilekçesi ise 31.10.2012 tarihinde tebliğ edilmiş olup davalılarca katılma yoluyla temyiz dilekçesi 14.11.2012 tarihinde verilmiştir.
HUMK’nun 433/2. maddesi uyarınca katılma yolu ile temyiz süresi 10 gündür. Yargıtay İçtihadı Birleştirme Büyük Genel Kurulunun 1.6.1990 gün ve 1989/3 Esas 1990/4 Karar sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı uyarınca temyiz süresi geçtikten sonra verilen katılma yolu ile temyiz dilekçesinin reddine karar verilmesi gerekmiştir.
2-Davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gelince; dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının (birleşen davanın davalısı) aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
3-Avukat olan davacı, aralarında yazılı bir sözleşme olmadan hukuki danışmanlık hizmeti verilmesi ve tevdi edilen dava ile icra takiplerinin takip edilmesi konusunda davalı ile şifahen anlaştıklarını, tüm danışmanlık hizmetinin verildiğini, dava ile icra takiplerinin usulünce yürütüldüğünü, 2002 yılından 2009 yılına kadar ödenen aylık ücret dışında başka ödeme yapılmadığını, davalılardan Mustafa’nın Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesinin 2006/618 esas sayılı dosyası için “kaybedilmeyecek bir davayı kaybettin, bundan sonra seninle çalışmam” ifadelerini ağır bir üslupla söyleyerek azil iradesini ortaya koyduğunu, azlin haksız olduğunu, davalının talebi üzerine iki dosya için dava dışı avukata muvafakat verildiğini, dosyaların talep üzerine tutanakla teslim edildiğini, hak edilen ücretin istenmesine rağmen ödenmediğini ileri sürerek, elde ki davayı açmış ve karşı davanın da haksız olduğunu savunmuştur. Davalılar ise sözlü sözleşme gereğince davacı avukatın ücretlerin tam olarak ödendiğini, 9 yıl boyunca davalı M…’ya ve 2008 yılından itibaren M.. E.. İnşaat LTD. ŞTİ’ne avukatlık hizmeti verdiğini, bu güne kadar davacının yapılan ödemeler dışında takip edilen dava ve icra takipleri için ayrıca ücret talebinin olmadığını, sözleşmenin davacının kusuru nedeniyle sona erdiğini, davacının ihtara rağmen işleri takip etmediğini, azlin söz konusu olmadığını, davacının kendi isteğiyle ayrıldığını ve ücret talebinin yersiz olduğunu savunarak davanın reddini dilemişler ve karşı davalarında ise alınan avansların iade edilmediğini ve talimat alınmadan icra takibinden feragat edilmesi nedeniyle zarar gördüklerini savunarak avans alacaklarının iadesine ve uğradıkları zararın tahsiline karar verilmesini istemişlerdir. Mahkemece, davalı M.. yönünden; davacının sözlü vekalet sözleşmesi gereğince uzun yıllar aylık ücretle müşavirlik hizmeti verdiği, bu hizmet bedelinin ödendiği, karşılıklı güvensizlik nedeniyle sözleşmenin fesih edildiği, takip edilen işler için ayrıca ücret ödeneceğinin ispat edemediği gerekçesiyle davanın reddine, davalı şirket yönünden; taraflar arasında sözleşme olmadığından yapılan her hukuki yardım için davacının ücret talep edebileceği nedeniyle davanın kısmen kabulü ile 920.00 TL’nin tahsiline, karşı davada ise sarfı ispat edilemeyen avans borcu bulunduğu ve talimat alınmadan icra takibinden feragat edilmesi nedeniyle zarar oluştuğu gerekçesiyle fazlaya ilişkin haklar saklı tutularak avans için 5.000.00 TL’nin ve feragat nedeniyle oluşan zarar için 5.000.00 TL’nin tahsiline karar verilmiştir. Her ne kadar bilirkişi raporunda belirtildiği şekilde davalı Mustafa açısından, takip edilen işler için müşavirlik ücreti dışında ücret talebine ilişkin iddianın ispat edilemediği kabul edilerek davanın reddine karar verilmiş ise de davacı ile davalı Mustafa arasında uzun yıllar müşavirlik hizmeti verilmesine ilişkin şifahi sözleşme olduğu ve bu hizmetin verilmekle birlikte Avukatlık Kanunun gereğince takip edilen işlerin bu sözleşme kapsamında değerlendirilmesinin mümkün olmadığı, takip edilen her iş için yasada belirlendiği gibi ayrıca ücret ödenmesinin gerektiği kabul edilmelidir. Davacı tarafından takip edilen dava ve icra takiplerinin danışmanlık hizmeti kapsamında değerlendirilmesi hatalı olmuştur. Davacının takip ettiği icra dosyaları ve davalar için müşavirlik ücreti dışında, Avukatlık Kanunu gereğince takip ettiği her iş için ücret talep edebileceği kabul edilerek hak edilen ücretin hesaplanması için bilirkişiden ek rapor alınarak bu yönden talebin kabulüne karar verilmesi gerekir. Davalı Mustafa’nın telefonda davacıya hitaben “kaybedilmeyecek bir davayı kaybettin, bundan sonra seninle çalışmam” dediği, 22.04.2009 da talep üzerine takip edilen 10 ayrı dava dosyasının davacı tarafından davalıya teslim
edildiği, 05.05.2009′ tarihinde 2 adet dava dosyasının başka avukatlarca takibi için davalı tarafından davacıdan muvafakat istendiği, davacının yazılı olarak dava dışı avukatların tüm dosyalara girmesine muvafakat ettiği, davacının 12.05.2009 tarihinde avukatlık ücretinin ödenmesi için davalıya ihtarname keşide ettiği, 12.05.2009′ da davalının ihtarname düzenleyerek davacıya işlerin takip edilmediği, duruşmalara girilmediği, ya işlerin takip edilmesi yada avukatlıktan çekilmesi gerektiğini bildirdiği, 21.05.2009 tarihinde davalının ihtarname ile davacı tarafından düzenlenen 12.05.2009 tarihli ihtarnameyi tebliğ aldığı, davacıya borcunun olmadığını, davacıyı azlettiğini ve başka avukatla çalışacağını bildirdiği ihtilaflı olmadığı gibi bu yönler dosya kapsamı ile de sabittir. Tüm bu hususlar birlikte değerlendirildiğinde; davacı ile davalılar arasındaki ilişkinin var olan güvenin sarsılması sonucunda karşılıklı olarak sona erdirildiği, azil ve istifanın söz konusu olmadığının kabulü gerekir. Hal böyle olunca; mahkemece, taraflar arasındaki sözleşmenin karşılıklı olarak sona erdirildiği, azil ve istifanın söz konusu olmadığı ve davacının hizmet verdiği tarihe kadar dava ve icra takipleri ve buna bağlı hukuk ve ceza davaları nedeniyle tamamlanmış işlerde avukatlık kanununa göre hak ettiği ücretin tamamını ve tamamlanmamış işlerde ise davacının harcadığı emek ve mesaisine, yapılan işin niteliği geldiği safhaya göre hak ve nesafete uygun olarak ücreti talep etmekte haklı olduğu kabul edilip bilirkişiden bu konuda ek rapor alınarak hasıl olacak sonucu uygun bir karara verilmesi gerekirken yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir. .
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davalıların temyiz dilekçelerinin reddine, 2.bentte açıklanan nedenlerle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 3.bentte açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 21.15 TL harcın istek halinde davacı-k.davalıya, peşin alınan 55.00 TL harcın davalılar-k.davacılara iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 21.1.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.