Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/33157 E. 2014/36057 K. 17.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/33157
KARAR NO : 2014/36057
KARAR TARİHİ : 17.11.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2010/253-2013/162

Taraflar arasındaki tüketiciyi koruma kanunundan kaynaklanan davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat Z.. Ç.. ile davalı vekili avukat M. T..’ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, Kadıköy 2. Noterliğinin 20.04.1983 tarihli Gayrimenkul Satış Vaadi Sözleşmesi ile … nolu parselin davalılarca satışının vaadedildiğini, yine Kadıköy 2. Noterliğinin 02.05.1983 tarihli düzeltme beyannamesiyle iş bu taşınmaz üzerindeki 1 nolu dairenin satışının vaadedilerek satış vaadinin düzeltildiğini ve dairenin zilyetliğinin devredildiğini, taşınmazın tapuda arsa olarak görünmesine rağmen, üzerinde yapılı ve fiilen kullanılan bir binanın mevcut olduğunu, 1990 yılından bu güne kadar imar affından yararlanılmış ve imar uygulaması sonucu ifraz edilmişse de mevcut binanın bir türlü ruhsata bağlanarak tapuda tescil edilmediğini, bina davalılarca ruhsata bağlanmadığından kendisine ait bağımsız bölümün tescilinin de mümkün olmadığını, taşınmazın tapuda devrini ihtarnameyle davalılardan talep etmesine rağmen davalılarca yerine getirilmediğini ileri sürerek, davaya konu dairenin tapuda adına tesciline, olmadığı takdirde fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla rayiç değerinden 40.000,00 TL nın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davaya konu gayrimenkul satış vaadi sözleşmesinin gerçek iradelerini yansıtmadığından geçersiz olduğunu, davacının sözleşme bedelini ödemediğini savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, 02.04.2013 tarihli bilirkişi ek raporu esas alınmak suretiyle davanın kısmen kabulü ile, satış vaadi sözleşmesinde belirlenen eski 300.000 TL nın iktisap tarihi ile dava tarihi arasındaki ulaştığı alım gücü olan 8.173,95 TL nın tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, dava konusu taşınmazı noterde yapılan düzenleme şeklindeki gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi ile 20.04.1983 tarihinde davalılardan satın almıştır. Davacı ile davalılar arasında noterde yapılan düzenleme şeklinde gayrimenkul satış vaadi sözleşmesi, taraflarını bağlayan hukuken geçerli bir sözleşmedir. Taraflar lehine hak ve yükümlülükler doğurur. Dava konusu taşınmazın tapusunun halen davalılar üzerinde olduğu anlaşılmakla, davacı satın aldığı taşınmazın dava tarihindeki rayiç bedelini isteyebilir. Hal böyle olunca mahkemece; taşınmazın, sözleşmenin ifasının imkansız hale geldiği dava tarihindeki rayiç değerini belirleyen 30.01.2012 tarihli bilirkişi kurulu raporu dikkate alınmak suretiyle karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde denkleştirici adalet ilkesi gereği yapılan hesaplama dikkate alınarak karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle, temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalıdan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 24,30 TL. temyiz harcının davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 17.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.