Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/33115 E. 2014/14691 K. 07.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/33115
KARAR NO : 2014/14691
KARAR TARİHİ : 07.05.2014

MAHKEMESİ : Ankara 4. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 05/04/2013
NUMARASI : 2011/648-2013/1213

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının kullandığı tüketici kredisinin taksit ödemelerini zamanında yapmaması ve gönderilen ihtarnameye rağmen de ödemede bulunmaması nedeniyle hakkında başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile %40 icra inkar tazminatının davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş;hüküm,davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Her ne kadar mahkemece,4077 sayılı Yasanın 10/3. maddesi uyarınca davalıya usulüne uygun muacceliyet ve kat ihtarı tebliğ edilip temerrüde düşürülmediğinden davanın tümden reddine karar verilmiş ise de,4077 sayılı kanunun 10. maddesinde “… Kredi veren, taksitlerden birinin veya birkaçının ödenmemesi halinde kalan borcun tümünün ifasını talep etme hakkını saklı tutmuşsa, bu hak; ancak kredi verenin bütün edimlerini ifa etmiş olması durumunda ve tüketicinin birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmesi halinde kullanılabilir. Ancak kredi verenin bu hakkını kullanabilmesi için en az bir hafta süre vererek muacceliyet uyarısında bulunması gerekir. Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez.”hükmü yer almaktadır. Dosya kapsamı ile davalı borçlunun birbirini izleyen en az iki taksidi ödemede temerrüde düşmüş olduğu sabittir. Buna göre davacı bankanın kredi sözleşmesinin 8.maddesinde saklı tuttuğu hakkını kullanabilmesi için 4077 sayılı kanunun 10.maddesi hükmüne göre birbirini izleyen en az iki taksidin belirlenerek ödenmesi, aksi halde bakiye tüm taksitlerin muaccel olacağı uyarısını taşıyan ve 7 gün süreli ihtarname gönderilmesi gerekir. Davacı bankanın 30.04.2010 tarihli ihtarının usulüne uygun olarak tebliğ edilmemesi nedeniyle bu ihtar 4077 sayılı kanunun 10.maddesi şartlarına uygun bir muacceliyet ihtarı olarak kabul edilemez ve dolayısıyla tüm kredi borcu için takip yapılamaz. Ancak davacı banka, davalı borçlunun hesap katinde ve takip tarihinde halen ödemediği ya da eksik ve geç ödediği taksitler nedeniyle gecikme faizi ve diğer ferileriyle birlikte takip yapma hakkına sahiptir.O halde mahkemece, davalı borçlunun takip tarihine kadar ödemediği taksitlerle, geç ödeme nedeniyle gecikme faizi ve ferilerinin miktarı konusunda bilirkişi incelemesi yaptırılarak belirlenecek miktar üzerinden takibin devamına karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davanın tümden reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
2-Bozma nedenine göre diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, ikinci bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 7.5.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.