YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/33085
KARAR NO : 2014/11944
KARAR TARİHİ : 16.04.2014
MAHKEMESİ : Konya 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 14/03/2013
NUMARASI : 2011/96-2013/170
Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne, kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, inşaat mühendisi olduğunu, davalı kooperatif arsasına arsa payı karşılığı inşaat yapımı için maliklerle anlaşıldığını ve kooperatif kurulduğunu, sözleşmede daha önceki şartlar aynen kalmak üzere sadece tarafların değiştiğini, kooperatifin proje hazırlanması, taşeron temini, resmi dairelerdeki işlemler, sözleşmeler, tüm hesap işleri ve tüm mühendislik hizmetlerinde kendisine yetki verildiğini, bunun için inşaatın tüm harcamaları üzerinden % 8 takip ücreti ödenmesine karar verildiğini, yapılan olağan genel kurullarda ödenecek borcun belirlendiğini, hesaplamaya göre yapılan harcamanın % 8 olan 106.219, 25 TL alacağının bulunduğunu, ödeme yapılmadığını ileri sürerek, fazlaya dair haklar saklı kalmak üzere şimdilik 50.000, 00 TL’nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, düzenlenen ibraname karşısında, borcun bulunmadığını savunmuştur.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 17.183.00 TL’ nin dava tarihinden itibaren yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Davacı, davalı ile düzenlenen sözleşme uyarınca, davalıya ait inşaatın proje hazırlanması ve tüm mühendislik hizmetlerinde kendisine yetki verildiğini, inşaatın tüm harcamaları üzerinden % 8 takip ücreti kararlaştırıldığını ve üzerine düşen edimlerin yerine getirilmesine rağmen ücretinin ödenmediği iddiasıyla bu davayı açmıştır. Davalı, 30.06.2011
tarihli ibraname ile borcun kalmadığını savunmuştur. Mahkemece, aldırılan bilirkişi raporu doğrultusunda davanın kısmen kabulüne karar verilmiştir.
Bilindiği üzere “İbra”, alacağın tasfiyesini içeren tasarrufi bir sözleşme olup, gerek öğretide ve gerekse uygulamada ibranamenin varlığı, bir borcun tam yada kısmen ifa edilmeden sona ermesini sağlayan özel bir sukut nedeni olarak kabul edilmektedir. ( F.. N.. F.., Borçlar Hukuku Umumi Hükümler Cilt II, İst. 1969, Sayı 351 ) diğer bir ifade ile ibra, alacaklının borçlusunu borcundan beri kılmak onu borçtan kurtarmak amacıyla yapılan bir sözleşmeyi ifade etmektedir ( V..T…Borçlar Hukuku- C.. E.. Çevirisi, Cilt II Sh.695 ). Somut olayda da davalı tarafından dosya içerisine sunulan 30.06.2011 tarihli ibraname içeriğine göre, davaya konu davacı hakedişlerinin davalı tarafından ödendiği, davacının davalıdan alacağının kalmadığı belirtilmek suretiyle tarafların birbirini ibra etiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece anılan ibranamenin dikkate alınmak suretiyle hüküm tesisi gerekirken aksi düşüncelerle bilirkişi raporunun esas alınmak suretiyle yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma gerektirir.
2-Bozma nedenine göre tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle hükmün BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle tarafların sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 293.00 TL harcın istek halinde davacı ve davalıya iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.4..2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.