Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/33023 E. 2014/12194 K. 17.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/33023
KARAR NO : 2014/12194
KARAR TARİHİ : 17.04.2014

MAHKEMESİ : Adana 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 12/11/2013
NUMARASI : 2012/737-2013/883

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, taraflar arasında yapılan sözleşme uyuarınca davalının taksitli destek kredi kullandığını, ihtarnameye rağmen kredi bedelini ödemediğini ileri sürerek 6.000 TL asıl alacak üzerinden başlatılan icra takibine yönelik itirazın iptali ile davalı hakkında %40 icra inkar tazminatına hükmedilmesini istemiştir.
Davalı, usulüne uygun davetiye tebliğine rağmen davaya cevap vermemiş, duruşmalara katılmamıştır.
Mahkemece, davanın kabulüne, itirazın iptaline dair verilen karar davalı tarafından temyiz edimiştir.
1-6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda, mahkemece davanın kabulüne yönelik hüküm kurulmasına rağmen, hükmün gerekçesi incelendiğinde davanın reddine veyahut kısmen kabulüne yönelik anlamlar ifade eden cümlelerin yazıldığı, davanın kabulüne gerekçe olarak gösterilecek herhangi bir ifadeye rastlanmadığı gözlemlenmiştir. Mahkemece gerekçeli kararın son paragrafında aynen “tüm dosya kapsamı ve alınan bilirkişi raporu hep birlikte değerlendirildiğinde aşağıdaki gibi hüküm kurulmuştur” cümleleriyle bahsedilen raporlar ve akabinde alınan ek bilirkişi raporları kapsamı da hükümde ki kabul kararının aksine davalı lehine olup, gerekçe ile hüküm arasında böylelikle çelişki yaratıldığı anlaşılmıştır. Hüküm ile gerekçe arasında bu şekilde bir farklılığın yaratılmasının, az yukarıda açıklanan HMK 297/2 maddesine, kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece, az yukarda açıklandığı üzere taleplerin herbiri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gerekçeleriyle açıklanarak yeniden usul ve yasaya uygun bir karar verilmesi için temyize konu hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davalının temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince davalının temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 17.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.