Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/32651 E. 2014/828 K. 16.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/32651
KARAR NO : 2014/828
KARAR TARİHİ : 16.01.2014

MAHKEMESİ : Ankara 10. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 18/04/2013
NUMARASI : 2010/569-2013/229

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile 10.8.2006 tarihinde Dikmen Vadisi 4-5. Etap Kentsel Dönüşüm Projesi kapsamında Tapu Tahsis Belgeli Tesis Sözleşmesi imzaladıklarını, kendisine ait konut ve müştemilatı davalıya teslim ettiğini, aylık ödemelerini yapmaya başladığını, daha sonra davalı tarafça projenin iptal edildiğini ileri sürerek, davalıya teslim ettiği ve yıkılan konut ve müştemilatı, bahçede bulunan ağaçlar nedeniyle fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla sözleşme uyarınca davalıya ödediği 5.000TL, yapı maliyet değeri ve ağaçlar bedeli olarak 500TL, enkaz bedeli olarak 1.000TL, sözleşmenin feshinden sonra ve evin teslimi için geçecek makul süre zarfında ödeyeceği kira bedelleri için 500TL, menfi zararlar için 500TL ve müspet zararlar için 500TL tazminatın faiziyle birlikte davalıdan tahsilini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde
2013/32651-2014/828
gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Esasen kısa kararı yazıp, tefhim etmekle davadan elini çekmiş olan hakimin artık bu kararını değiştirmesine yasal olanak da yoktur. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı olması yargılamanın aleniyeti, kararların alenen tefhim olunmasına ilişkin Anayasanın 141. maddesi ile HMK.nun yukarda değinilen buyurucu nitelikteki maddelerine de aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda, mahkemece hüküm kurulurken kısa kararda “Davanın kısmen kabul kısmen reddi ile 19.461,43TL üzerinden kabulüne, fazlaya ait istemin reddine” şeklinde karar verilmek suretiyle faiz talebi reddedildiği halde gerekçeli kararda “Davanın kısmen kabulü ile 19.461,43TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine,fazlaya ait istemin reddine” denmek suretiyle faize hükmedilmiştir. Gerekçeli karar ve kısa karardaki hükmün az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece, az yukarda açıklandığı üzere ve 10.4.1992 tarih ve 1991/7 Esas 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi kısa karar ile bağlı kalınmadan, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek ve infazda tereddüt yaratmayacak şekilde, yeniden bir karar verilmesi için çelişkili olarak kurulan hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, 2. bent gereğince tarafların diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.