Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/32438 E. 2014/12979 K. 22.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/32438
KARAR NO : 2014/12979
KARAR TARİHİ : 22.04.2014

MAHKEMESİ : Malatya 3. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 10/09/2013
NUMARASI : 2013/195-2013/461

Taraflar arasındaki tüketicinin açtığı devre tatil sözleşmesinin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı şirketin kendisine 14/09/2003 tarihinde hileli yollarla iradesini sakatlayarak haksız şart içeren sözleşmeyle 99 yıllık tatil amaçlı taşınmaz üzerinde kurulacak devre tatil sözleşmesi imzalattığını, 4.850 Euro peşin para aldığını, bununla yetinmeyerek 99 yıl süreyle de intifa kullanım hakkı devredeceği vaadiyle, yıllık 180 Euro x 99 yıl olmak üzere 17.820 Euro borçlandırıldığını, bu rakamların fahiş rakamlar olduğunu, bu tesislerin yıllar önce satıldığını, davalı şirketin kampanyalı satış izin belgesi olmadığını ve yapı kullanım izin belgesi olmadığını öğrendiğini, bu nedenle dava konusu sözleşmenin feshinin gerektiğini belirterek peşin ödediği 4.850 Euro bedelin tesisin satıldığı 2009 tarihinden itibaren, geçmiş 6 yıl düştükten sonra 4.850 Euro – 293,94 Euro düşülmesiyle geri kalan ve peşin ödenmiş 4.556,06 Euronun en yüksek banka faiziyle iadesine, gelecek yıllar için talep edilen genel gider bakım aidatlarının iptaline karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı şirket, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, cayma hakkının süresinde kullanılmadığı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava; devre tatil sözleşmesinin cayma hakkının kullanılması sebebiyle iptali talebine ve yapılan ödemelerin iadesine ilişkindir. Davacı, aldatıcı vaad ve taahhütler ile psikolojik baskı uygulanarak 14/09/2003 tarihli devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak davalı şirketin kampanyalı satış izni ve yapı kullanma izninin olmaması nedeniyle sözleşmenin feshi ile, ödemiş olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise davacının sözleşme bedelinin büyük kısmını ödediğini ve süresinde
cayma beyanında bulunmayarak sözleşmeyi benimsediğini bu nedenlerle açılan davanın reddini dilemiştir. Mahkemece; “Devre tatil sözleşmeleri A tipik sözleşmelerdir, bu sözleşmeler 4077 Sayılı Kanunun 6-b maddesinde düzenlendiği, bu sözleşmeler yönünden 4077 Sayılı Kanunun 8/2 maddesinde kararlaştırılan cayma hakkının tecrübe ve muayeneden itibaren kullanılabileceği, tecrübe muayene şartının gerçekleşmediği dönemde sözleşmenin hüküm doğurmayacağı bu aşamada sözleşme hükümlerinin askıda olduğu, tecrübe ve muayene şartının gerçekleşmesinden itibaren yasal süre içerisinde cayma hakkının kullanılabileceğini, dosyamız yönünden davacının imzalı beyanı ile anlaşıldığı üzere, tecrübe ve muayene şartının 2004 veya 2005 yılında gerçekleştiği, bu tarihten itibaren cayma hakkı için öngörülen yasal süre içerisinde cayma hakkının kullanılmadığı, bu sürenin geçmesinden yaklaşık 8-9 yıl sonra davacının ihtarname çekerek sözleşmeyi feshettiğini bildirdiği, bu durumda süresi içerisinde kullanılmayan cayma hakkı sebebiyle süre yönünden davanın reddedilmesi gerektiği kanaatine varılmıştır” denilerek davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı bu davasında, sözleşmenin iki nedenle iptalini talep etmiş olup öncelikle cayma hakkını kullandığını bu sebeple sözleşmenin feshini talep etmiş, ikinci olarak ise tesisin yapı kullanma izin belgesinin bulunmadığını bildirmiştir. Mahkemece yukarıda zikredildiği üzere sadece cayma hakkının süresinde olmaması nedeniyle davanın reddine hükmedilmiş ancak ikinci sebep üzerinde durulmamıştır. O halde mahkemece, sözleşmeye konu devre tatil alanı için yapı kullanma izninin bulunup bulunmadığı, kullanıma hazır olup olmadığı, tesisin sözleşme şartlarını taşıyıp taşımadığı hususları gerektiğinde Belediye ve ilgili kurumlardan ayrıntılı şekilde sorulup araştırıp, davacının yapı kullanma izninin bulunmadığı tesiste tatil hakkını kullanma ve sözleşmeyi ayakta tutma zorunluluğunun bulunmadığı gözetilerek, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece tesisin yapı kullanma izin belgesi olup olmadığı noktasında da gerekli araştırma ve inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle kararın davacı yararına BOZULMASINA, 22.4.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.