Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/30781 E. 2014/28360 K. 23.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/30781
KARAR NO : 2014/28360
KARAR TARİHİ : 23.09.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 13. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 25/06/2013
NUMARASI : 2010/444-2013/298

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalılar ile imzalamış olduğu 12.9.2005 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi gereğince edimlerini yerine getirdiğini, ancak sözleşmede yer alan vekalet ücretinin ödenmediğini, alacağının tahsili için başlatmış olduğu icra takibine de haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek, itirazın iptaline, %40 icra inkar tazminatının ödetilmesine karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, sözleşmede ücretin hangi kritere göre hak edileceği konusunda bir hüküm bulunmadığını, tamamen davacı lehine düzenlenen sözleşmenin geçersiz olduğunu, kaldı ki aksinin kabulü halinde dahi, davacının sözleşme ile taahhüt ettiği işleri tamamlamadığını, bu nedenle ücretin muaccel olmadığını savunarak, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, “sözleşmenin geçerli olduğu, davacının hukuki yardım görevini yerine getirmediğine dair herhangi bir iddianın bulunmadığı, takip tarihi itibariyle alacağın muaccel hale geldiği” kabul edilerek, davanın kısmen kabulüne, takip konusu 152.338,20 TL’lik alacağa ilişkin itirazın iptaline, takibin bu miktar üzerinden devamına, takipten itibaren asıl alacağa yasal temerrüt faizi uygulanmasına, asıl alacağın %40’ı oranında icra inkar tazminatının davalıdan tahsili ile davacıya verilmesine karar verilmiş, hüküm, davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, vekalet ücreti alacağının tahsili istemine ilişkin olup, taraflar arasındaki 12.9.2005 tarihli “Avukatlık Ücret Sözleşmesi” başlıklı sözleşmenin “Konu” başlıklı bölümünde, “….iş sahibi A.. İç ve Dış Ticaret Tekstil Sanayi Limited Şirketi ve A..Dış Ticaret Limited Şirketi aleyhine, bu tarihten sonra açılacak icra ve ceza takibi ve davalarda hukuki yardımlara ve işin sahibi şirketlerin piyasaya olan borçlarının yeniden yapılandırılmasında verilecek hukuki hizmetlere ilişkin olup, karşılıklı hak ve yükümlülükleri içerir.” düzenlenmesi mevcut olup, “Hizmetin İçeriği” başlıklı bölümünün (2) no’lu maddesinde, “ Avukat, bu sözleşme nedeniyle üstlendiği işi, yasalar ve meslek kuralları uyarınca sonuna kadar takip etmekle yükümlüdür.”, “Ücret ve Ödeme” başlıklı bölümünde, “İş sahibi ve müteselsil kefiller tarafından Avukata, konu bölümünde sözü edilen avukatlık hizmetleri nedeniyle verilecek hukuki hizmetlerin karşılığı olarak 125.000,00 Dolar + KDV vekalet ücreti ödemeyi kabul beyan ve taahhüt ederler. 500 Dolar peşin alınmış olup, kefillerin kefaleti bir yılla sınırlı olmayıp asılın sorumluluğu kadardır. Kefil, iş sahibinin sözleşmeden doğan tüm borçlarından müştereken ve müteselsilen sorumludur.” Aynı bölümün (3) no’lu maddesinin son cümlesinde de, “sözleşmenin süresi 1 yıl olup, avukat mevcut dava ve takipleri sonuna kadar takip edecektir.” hükümleri bulunmaktadır.
Davacı, sözleşmede öngörülen vekalet ücreti alacağının tahsili için başlatmış olduğu takibe vaki itiraz üzerine eldeki davayı açmış, davalı ise sözleşmenin geçersiz olduğunu ve ücretin muaccel olmadığını savunmuştur. Taraflar arasındaki vekalet ilişkisinde azil ya da istifanın söz konusu olmadığı, uyuşmazlığın ise, “sözleşmenin geçerli olup olmadığı” ve “alacağın muacceliyeti” ile ilgili olduğu anlaşılmaktadır.
Mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, 12.9.2005 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesi, tarafların serbest iradeleri ile imzalanmış olan ve Avukatlık Kanunu ile hukuk ve ahlaka aykırı hükümler içermeyen geçerli bir sözleşme olup, taraflar yönünden bağlayıcıdır. Dava konusu olayda ikinci uyuşmazlık konusu olan “ücretin muaccel olup olmadığı”nın incelenmesine gelince;
Kural olarak bir alacağın ödetilmesini istemek, ancak onun muaccel hale gelmesinden sonra mümkün olabilir. Sözleşmeden doğan vekalet ücret alacağının, avukat tarafından iş sahibinden ne zaman talep edilebileceği, başka bir ifade ile ücretin muacceliyeti, taraflar arasındaki sözleşmede açıkça kararlaştırılabilir. Örneğin ücretin belli bir tarihte ödeneceği hükme bağlanabilir. Bu durumda vekalet ücretinin, tarafların belirlemiş oldukları bu tarihte muaccel olacağı kuşkusuzdur. Ancak taraflar arasındaki sözleşmede böyle bir hüküm yoksa, vekalet ücretinin ne zaman muaccel olacağı konusunda, özel Kanun niteliğindeki Avukatlık Kanunu başta olmak üzere mevzuat hükümlerini irdelemek gereklidir.
Avukatlık Kanunu’nda, ücretin ne zaman muaccel olacağı konusunda açık bir hüküm bulunmamakla beraber, 171/1. maddesinde, “Avukat üzerine aldığı işi kanun hükümlerine göre ve yazılı sözleşme olmasa bile sonuna kadar takip eder.” ve “Avukatlık Asgari Ücret Tarifesi”nin 2. maddesinde de, “…avukatlık ücreti, kesin hüküm elde edilinceye kadar olan dava, iş ve işlemler ücreti karşılığıdır.” şeklinde hükümler öngörülmüştür. Yine HUMK.nun 62. Maddesinde de, “vekalet, hükmün katiyet kesbedinceye kadar davanın takibi için icap eden bilumum muameleleri ifaya ve hükmün icrasına… mezuniyeti kapsar.” düzenlemesi mevcuttur. O halde söz konusu bu hükümler gereğince, vekalet ücreti alacağının, üstlenilen işin bitmesi ile muaccel hale geleceğinin kabulü gerekir. Bu kabule göre avukat, aksine sözleşme yoksa, işi sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemez. (Bkz. Aynı doğrultuda HGK. 23.3.1983 4/562-156 ; HGK. 3.7.1987 3/92-599 ; 13. HD. 2005/15433 E. 2008/3694 K.)
Somut olayda taraflar arasındaki 12.9.2005 tarihli Avukatlık Ücret Sözleşmesinde, vekalet ücreti 125.000,00 Dolar üzerinden maktu olarak tespit edilmiş olup, ücretin 500,00 Dolarlık kısmının peşin alındığı konusunda uyuşmazlık bulunmamaktadır. Ne var ki ücretin bakiye kısmının ne zaman ödeneceği konusunda açık bir tarih ya da zaman öngörülmemiş, bununla beraber, az yukarda değinilen Avukatlık Kanunu hükümlerine paralel olarak, “avukatın üstlendiği işi sonuna kadar takip etmekle yükümlü olduğu” belirtilmiştir. O halde somut olayda, davacı avukatın sözleşme konusu işleri sonuna kadar takip edip sonuçlandırmadan ücretini talep edemeyeceğinin kabulü gerekir. Her ne kadar mahkemece sözleşme süresinin (1) yıl olduğu ve sözleşmenin imzalandığı tarihten itibaren bu sürenin geçtiğinden bahisle ücretin muaccel olduğu kabul edilmişse de, olayda söz konusu (1) yıllık sürenin sonunda vekalet ilişkisinin sona erdirilmeyip devam ettiği sabittir. Kaldı ki sözleşmede, sözleşme süresinin (1) yıl olduğu belirtildikten sonra, mevcut dava ve takiplerin sonuna kadar takip edileceği de açıkça hüküm altına alınmıştır. Buna göre ücretin, (1) yıllık sürenin dolması ile değil, sözleşmenin “Konu” başlıklı bölümünde belirtilen işlerin sonuçlanması ile muaccel hale geleceği kabul edilmelidir. Dosya kapsamından ve alınan bilirkişi raporundan, sözleşme konusu işlerin sonuçlanıp sonuçlanmadığı ise anlaşılamamaktadır. O halde mahkemece bu yönde bir inceleme ve değerlendirme yapılarak, sözleşme konusu işlerin davacı avukat tarafından sonuçlandırılıp sonuçlandırılmadığı konusunda bilirkişiden ek rapor alınıp, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davalılar yararına BOZULMASINA peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 23.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.