Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/30780 E. 2014/32412 K. 21.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/30780
KARAR NO : 2014/32412
KARAR TARİHİ : 21.10.2014

MAHKEMESİ : İstanbul Anadolu 9. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/07/2013
NUMARASI : 2012/124-2013/299

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün davalı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davalı vekili avukat M. T.. ile davacı vekili avukat D. Ö..’in gelmiş olmalarıyla duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalının avukatı olarak İstanbul 9. İcra Müdürlüğüne ait 2009/252 esas sayılı icra dosyasını takip ettiğini, alacağın tahsili aşamasında davalı tarafından haksız olarak azledildiğini, vekalet ücretinin ise ödenmediğini, ücret alacağının tahsili için daha önce fazlaya ilişkin haklarını saklı tutmak suretiyle Kadıköy 5. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2012/422 esas sayılı dosyası üzerinden açmış olduğu davada 7.500,00 TL’nin tahsiline karar verildiğini ileri sürerek, iş bu davada da yine fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 7.500,00 TL’nin %15 ticari faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiş, 1.11.2012 tarihli ıslah dilekçesi ile de talep miktarını 34.000,00 TL’ye çıkarmıştır.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece kısa kararda, “davanın kısmen kabulüne, 23.645,55 TL’nin yasal faizi ile birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine” şeklinde hüküm kurulurken, kararın “Hüküm” fıkrasında ise, “23.645,55 TL’nin 27.8.2010 tarihinden itibaren yasal faiziyle birlikte davalıdan alınarak davacıya verilmesine, fazlaya ilişkin taleplerin reddine” şeklinde karar verilmiş, hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK’nun 294. maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi, her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK’nun 297/2. maddesi gereğince, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında, açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekir. Yine HMK’nun 298/2. maddesi gereğince de, gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Kararın gerekçesi ile hükmün de birbirine uyumlu olması gerekir.
Somut olayda mahkemece kısa kararda, hükmedilen alacağın yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmiş olup, faiz başlangıç tarihi belirtilmemiş olduğundan, faize dava tarihi olan 15.5.2012 tarihinden itibaren hükmedilmiş iken, kararın hüküm fıkrasında ise alacağa 27.8.2010 tarihinden itibaren yasal faiz yürütülmüş olması nedeniyle, kısa karar ve gerekçeli kararın hüküm fıkrası arasında çelişki yaratılmıştır. Bu husus, az yukarda açıklanan kısa kararla gerekçeli kararın birbirine uygun olması gerektiğine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olup mahkemece, 10.4.1992 gün ve 1991/7 esas ve 1992/4 sayılı İçtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, ancak kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar verilebilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gereklidir.
2-Bozma nedenine göre davalının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) no’lu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün BOZULMASINA, (2) no’lu bent gereğince davalının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 21.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.