Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/30526 E. 2014/6968 K. 12.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/30526
KARAR NO : 2014/6968
KARAR TARİHİ : 12.03.2014

MAHKEMESİ : Karamürsel Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 04/09/2013
NUMARASI : 2013/105-2013/692

Taraflar arasındaki tüketiciyi koruma kanunundan kaynaklanan davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalıdan aldığı koltuk takımından bir parçasının renginin diğerlerinden farklı olduğunu 10.10.2012 tarihinde gerekli bildirimleri yapmasına rağmen mağduriyetinin giderilmediğini ileri sürerek koltuk takımının bedelinin iadesini istemiştir.
Davalı, ayıp ihbarının süresinde yapılmadığını ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, 3.160,00 TL’nin dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile davacıya verilmesine karar verilmiş; hüküm, davalı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, ayıplı mal nedeni ile ödenen bedelin iadesi istemine ilişkindir. Davacı tüketici olduğuna göre, tüketici hukuku ile ilgili ayıba ilişkin düzenleme, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun (TKHK)’un 4.maddesinde yer almaktadır. Anılan maddenin birinci fıkrasında; “Ambalajında, etiketinde, tanıtma ve kullanma kulavuzunda yer alan veya satıcı tarafından vaat edilen veya standardında tespit edilen nitelik ve/veya niceliğine aykırı olan ya da tahsis veya kullanım amacı bakımından değerini veya tüketicinin ondan beklediği faydaları azaltan veya ortadan kaldıran maddi, hukuki veya ekonomik eksiklikler içeren mal veya hizmetler, ayıplı mal veya ayıplı hizmet olarak kabul edilir.” denilmekte, devam eden fıkralarda ise buna ilişkin biçimsel koşullar sayılmaktadır.
2013/30526-2014/6968
Ayıp; yasa yada sözleşmede öngörülen unsurlardan birinin veya birkaçının eksikliği yada olmaması gereken vasıfların olmasıdır. Malın ayıplı olması halinde taraflara ait hak ve yükümlülüklerin nelerden ibaret olduğu, 4822 sayılı Kanun’la değişik 4077 sayılı Tükecitinin Korunması Hakkında Kanun’un 4.maddesinde düzenlenmiş; ayıbın gizli ya da açık olması halleri için ayrı ihbar süreleri getirilmiş; hatta ayıbın ağır kusur veya hile ile gizlenmesi halinde zamanaşımı süresinden yararlanılamayacağı, açıkça ifade edilmiştir.
Buna göre; satılan maldaki ayıp açık ayıp nitelğinde ise, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi uyarınca malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde; gizli ayıp niteliğinde ise, dava zamanaşımı süresi içinde ve ayıp ortaya çıktıktan sonra derhal (dürüstlük kuralına uygun olan en kısa sürede), ihbar edilmesi; ayıbın açık mı, yoksa gizli mi olduğunun tayininde ise, ortalama (vasat) bir tüketicinin bilgisinin dikkate alınması, gerekmektedir.
Bu açıklamalar ışığında somut olay değerlendirildiğinde; davacının aldığı mobilya 16.4.2013 tarihinde teslim edilmiş olup davacı renk fırklılığına ilişkin bildirimi onuncu aydan itibaren yaptığını ileri sürmüştür. Mobilyadaki ton farkına ilişkin ayıbın açık ayıp niteliğinde olduğu, davalının bu ayıbı gizlemek için de herhangi bir hileye başvurmadığı kuşkusuzdur.
Davacının teslim aldığı mobilya nedeniyle, 4077 sayılı Kanun’un 4.maddesi gereğince malın teslim tarihinden itibaren 30 gün içinde davalıya ayıp ihbarında bulunmadığı da anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, ayıp ihbarının yasanın öngördüğü 30 günlük süre içerisinde yapılmadığı için davanın reddine karar verilmesi gerekirken yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davalı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 12.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.