Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/30461 E. 2014/7661 K. 18.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/30461
KARAR NO : 2014/7661
KARAR TARİHİ : 18.03.2014

MAHKEMESİ : İzmir 1. Sulh Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 11/09/2012
NUMARASI : 2010/1325-2012/997

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, dava dışı işçinin davalılarla birlikte aleyhine işçi alacaklarına dayalı dava açtığını, yapılan yargılama sonucunda aleyhlerine verilen kararı icraya koyduğunu, icra dosyasına 6.336.31 TL ödeme yaptığını ve işçilere yapılan tüm ödemelerden davalılarla aralarında imzalanan sözleşme gereğince davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek icra dosyasına yaptığı ödemenin davalılardan tahsilini istemiştir.
Davalı M.Turizm Tic. LTD. Şirketi yargılamaya katılmamış, diğer davalı ise davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Mahkemece verilen kısa kararda, davanın kısmen kabulü ile 1.803.43 TL alacağın müflis Ağarlar Tem. Ltd. şirketinden 348.42 TL alacağın M. Turizm Tic. Ltd. Şirketirden tahsiline, alacağa 04.12.2009 tarihinden itibaren faiz işletilmesine ve fazla ilişkin talebin reddine karar verilmiş, gerekçeli kararda ise bilirkişi raporundaki hesaplamalar dikkate alınarak 1.803.43 TL alacaktan müflis A. Tem. Ltd. şirketinin, 348.42 TL alacaktan Maksan Turizm Tic. LTD. Şirketinin sorumlu olduğu belirlenmiş fakat mahkemenin bu kabulünün yerinde olmadığı yargılama giderlerinden davacının sorumlu olduğu her bir davalının sorumlu olduğu 1/2’sinden davacının sorumluluğu cihetine gidilmesi gerekirken kısa kararda yazılı olduğu gibi karar verildiği ve kısa kararla bağlı kalındığı açıklanarak kısa karar ile gerekçe arasında çelişki yaratılmıştır.
Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’ nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 2013/30461 2014/7661
Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli kararın uyum içinde olması gerektiğini öngörmektedir. Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir.
6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz.
Yargı erkinin görev ve yetkisi Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza içtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Kararların farklı ve çelişkili olması mahkemelere olan güven ilkesini zedeler. Kısa kararla gerekçeli kararın birbirinden farklı ve çelişik olması adil yargılanma hakkı, hukuk güvenliği ve yargılamanın aleniyeti ilkeleri ile yukarıda açıklanan tüm buyurucu nitelikteki düzenlemelere aykırı bir durum yaratır. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ile ilgili olup hakim tarafından resen gözetilmesi gerekir. Bu durumda, yukarıda açıklanan içtihadı Birleştirme Kararında da benimsendiği gibi mahkemece, kısa karar ile bağlı kalınmaksızın, kısa karar ile gerekçeli karar arasındaki çelişki giderilecek şekilde yeniden bir karar tesis edilmesi için usul ve yasaya aykırı olan hükmün bozulması gerekir.
2-Bozma şekil ve sebebine göre davacının diğer temyiz itirazlarının bu aşamada incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, (2) nolu bentte yazılı nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine yer olmadığına, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 18.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.