Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/30378 E. 2014/7439 K. 17.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/30378
KARAR NO : 2014/7439
KARAR TARİHİ : 17.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 02/07/2013
NUMARASI : 2013/384-2013/415

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalı ile yapılan kredi kartı sözleşmesine konu borcun ödenmemesi nedeniyle davalının hesabı kat edilerek icra takibi başlattığını, davalının itirazı üzerine takibin durduğunu, bunun üzerine icra mahkemesinde itirazın kaldırılmasına konu davayı açtığını icra mahkemesince Tüketici Yasası kapsamında değerlendirme yapılması gerektiği gerekçesiyle davanın reddine karar verildiğini, bu karar sonrasında davalı tarafından gönderilen ihtarla 3.655 TL’nin talep edildiğini belirterek; haksız itirazın iptaline ve davalıya ihtar konusu 3.655 TL borçlu olmadıklarının tespitine karar verilmesini talep etmiştir.
Davalı,davaya konu Ankara 3. İcra Müdürlüğünün 2010/3126 ve 3127 esas sayılı dosyaları kapatıldığından davacıya bir borcunun olmadığını,icra mahkemesinde açtığı davanın reddedildiğini ve kesinleştiğini,davanın konusuz kalması nedeniyle reddi gerektiğini savunmuştur.
Mahkemece, davanın İİK’nun 67. Maddesi gereğince 1 yıllık süre içinde açılmadığından davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacı, davalının kredi kartı hesabından kaynaklı hesap bakiyesini ödemediğinden bahisle başlattığı icra takibine vaki itirazın iptali isteminde bulunmuş, davalı davanın reddini dilemiştir. Mahkemece davanın bir yıllık hak düşürücü sürede açılmadığından bahisle davanın reddine karar verilmiştir. İİK. 67/1 maddesi “Takip talebine itiraz edilen alacaklı, itirazın tebliğ tarihinden itibaren bir sene içinde mahkemeye başvurarak genel hükümler dairesinde alacağın varlığını ispat suretiyle itirazın iptalini dava edebilir”
düzenlemesini getirmiştir. Bu yasal düzenleme doğrultusunda yapılan icra takibine borçlunun itiraz etmesi halinde davanın bir yıllık süre içinde açılması zorunludur. Bu süre sukutu hak süresidir. Ne var ki, bu sürenin başlaması için itirazın alacaklıya tebliği zorunludur. Yasada bu sürenin itirazın alacaklıya tebliğinden başlıyacağı açıkça vurgulanmıştır. Yasa koyucu bu sürenin sukutu hak süresi olması, bu bağlamda hakkı söndüren bir süre olması nedeniyle alacaklının borçlunun itirazlarına tam olarak muttali olması, bunun da ancak itirazın tebliği yoluyla olacağını öngördüğünden sürenin tebligatla başlayacağını kabul etmiştir. Davacının yaptığı icra takibine itiraz edildiğini öğrenmesi itirazın içeriğini tam olarak öğrendiğini göstermez. Bu nedenle sürenin başlaması için itiraz edildiğini öğrenme yeterli değildir. Somut adaletin gerçekleşmesi hakkın özünün ziyana uğramaması için de süreyi yasada açıkça belirtildiği gibi itirazın tebliğinden başlatmak adil sonuç doğurur. (19.H.D. 9.5.2006 gün 2005/10934-5150, 15.2.2007 gün 2006/7460-1335, 11.7.2006 gün 3489/7571 sayılı kararları bu doğrultudadır. İİK.şerhi M. O.-C. K., Doç. Dr. A.D.i-A. D., Sayfa 1170-1178-İtirazın İptali, Borçtan Kurtulma, Menfi Tespit ve İstirdat davaları, S. Ç Sayfa 56) Nitekim Yargıtay 11.Hukuk Dairesi’nin 31.1.2006 gün 2005/755 esas 2006/757 karar sayılı ilamında da belirtildiği üzere 1 yıllık bu süre borçlunun itirazının alacaklıya tebliğ tarihinden itibaren başlayacaktır.
Somut olayda, davalı borçlunun itirazı davacı alacaklıya tebliğ edilmediğinden bir yıllık sukutu hak süresi başlamamıştır. Bu nedenle işin esasının incelenmesi gerektiği halde, mahkemece yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozma nedenidir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 17.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.