Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/30259 E. 2014/11358 K. 14.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/30259
KARAR NO : 2014/11358
KARAR TARİHİ : 14.04.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 08/12/2011
NUMARASI : 2011/350-2011/1167

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalılardan A.. S..’in 09/03/1999 tarihinde tüketici kredisi kullandığını, diğer davalıların da müşterek borçlu ve müteselsil kefil olduklarını, kredinin geri ödenmemesi üzerine hesabın kat edildiğini, esasen davalı A.. S..’in davalı firmanın çalışanı olduğunu, dava konusu kredinin bu firma tarafından kullanıldığını, kredi ilişkisinin asıl tarafının bu firma olduğunu, kredi çekilmesi için gerekli işlemlerin ve güvencenin davalı firma tarafından verildiğini bildirerek, asıl alacak ve eklentileri ile birlikte 24.211.67.TL’ye ulaşan alacağın, asıl alacak 2.529,89.TL’ye işletilecek %180 temerrüt faizi ile birlikte davalılardan müştereken ve müteselsilen tahsilini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dosyanın incelenmesinde, davalı A.. S..’in davalı firmanın çalışanı olduğu, firmanın yönlendirmesi ile davacı bankadan tüketici kredisi kullandırıldığı ve kredi tutarının davalı firma tarafından kullanıldığı, kredi alınmasındaki asıl amacın davalı firmaya finansman sağlanması olduğu, esasen dava dışı pek çok firma çalışanına aynı şekilde kredi kullandırıldığı, firmanın da şahsi ve ayni teminat verdiği sonuçta kredinin geri ödenmediği anlaşılmaktadır. Davacı bankanın izah edilen yöntemle davalı firmaya kullandırdığı kredilerin geri ödenmemesi üzerine bankanın yetkili müdürlerince sahte kimlik bilgisi ve üçüncü kişinin katılımı ile mevduat hesabı açılarak, başka bir müşterinin
hesabından para aktarılıp işletilerek elde edilen paranın davalı firma hesabına havale edildiği, bilahare davalı firma hesabından ya da hayali yaratılan hesaptan esasen banka kaynakları kullanılmak suretiyle, kredi ödenmiş gibi gösterilerek 15.6.1999 tarihli ibranamenin düzenlendiği ve rehinlerin kaldırıldığı, banka görevlilerinin ceza mahkemesinde yargılandığı ve sahtecilik suçundan mahkum oldukları, sözkonusu ibranamenin de gerçek olmadığı, hayalı hesaptan ödeme üzerine düzenlendiği eldeki dava dosyası içeriği ile kesinleşen emsal dava dosyaları içeriklerinden açıkça anlaşılmaktadır. (İstanbul 3.Ağır Ceza Mahkemesinin 2006/320-2009/201 esas ve karar sayılı ilamı, Beyoğlu 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2001/24-2003/549 esas ve karar sayılı ilamı, Gebze 1.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2000/638-2002/176 esas ve karar sayılı ilamı ve davalı firma çalışanları hakkında açılan diğer emsal dava dosyaları) Bundan ayrı olarak davalı F Profil hakkında 25.6.2008 tarihinde iflasına karar verilmiş, iflas idaresi memuruna tebligat yapılarak davaya devam edilmiştir. Emsal dava dosyalarında da davalı firma çalışanları hakkındaki dava reddedilirken, davalı F Profil hakkındaki davaların tefrik edilerek iflasın açılmasına ilişkin Gebze 2.Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/216 esas sayılı dava dosyası ile birleştirilmelerine karar verildiği, bu nitelikteki mahkeme kararların onanmalarına karar verildiği emsal dava dosyalarından anlaşılmaktadır. Tüm bu açıklamalar, dava dosyası ve emsal dava dosyaları içeriğinden davalı firmanın kendisine finansman yaratma amacıyla çalışanlarına kredi kullandırıp parayı kendisinin tahsil ettiği ve geri ödemediği, kredi ilişkisinin asıl tarafı olduğu açıkça anlaşıldığı gibi bu husus mahkemenin de kabulündedir. Mahkemece bu husus açıkça belirlendiği halde, sahteliği sonradan mahkeme kararı ile ispatlanmış ibraname dayanak gösterilerek davalı firma hakkında da davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2.bentte açıklanan nedenle kararın davalı firma yönünden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 14.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.