Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/30108 E. 2014/33980 K. 04.11.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/30108
KARAR NO : 2014/33980
KARAR TARİHİ : 04.11.2014

MAHKEMESİ : Ankara Batı 3. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 12/09/2013
NUMARASI : 2012/83-2013/274

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün taraflar avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde temyiz eden davacı taraftan gelen olmadı. Davalı vekili avukat F.. C.. K..’ın gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalının avukatı olarak dava ve icra dosyalarını takip ettiğini, 14.5.2012 tarihinde haksız olarak azledildiğini, vekalet ücretleri ile yapmış olduğu masrafların ise ödenmediğini ileri sürerek, toplam 53.644,07 TL alacağının temerrüt tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiş, iş bu dava ile birleşen davada ise, Ankara 2. İcra Müdürlüğünün 2010/7257 esas sayılı dosyasına ilişkin olarak alınan ibranamenin geçerli olmadığını, davalının yaptığı tahsilatları kendisine ödemediğini belirterek, fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak kaydıyla davalı (asıl davanın davacısı) tarafından tahsil edilip de ödenmeyen 11.260,00 TL’nin, 9.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte tahsilini talep etmiştir.
Mahkemece, “davacının masraflar konusundaki iddiasını ispat edemediği, azlin haklı olduğu, AAÜT’ne göre davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanan işlerden tüm, bu tarih itibariyle sonuçlanmayan işler nedeniyle de sarf ettiği emek ve mesaiye göre %50 oranında vekalet ücretine hak kazandığı, ibranamenin geçersiz olduğu” benimsenerek, asıl davanın kısmen kabulüne, 15.109,06 TL’nin 11.6.2012 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan (birleşen davanın davacısından) tahsiline, fazlaya ilişkin istemin reddine, birleşen davanın kısmen kabulüne, 10.089,40 TL’nin 12.12.2011 tarihinden itibaren işleyecek yasal faizi ile birlikte davalıdan (asıl davanın davacısından) tahsiline, fazlaya ilişkin talebin reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre tarafların aşağıdaki bentlerin kapsamı dışında kalan diğer temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Dava, avukatlık sözleşmesinden kaynaklanan ücret alacağının tahsili istemine ilişkin olup, avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkındaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.
Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir. Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Zira vekalet ilişkisi bir bütün olup azil, taraflar arasındaki tüm dava ve takiplere sirayet edeceğinden, azlin haklı olduğunun kabul edilmesi halinde, davacının azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edebilmesi mümkün değildir.
Öte yandan 5043 sayılı yasa ile değişik Avukatlık Kanununun 164/4.maddesinde, “Avukatlık ücretinin kararlaştırılmamış olduğu veya taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesinin bulunmadığı yahut ücret sözleşmesinin belirgin olmadığı veya tartışmalı olduğu veya ücret sözleşmesinin ücrete ilişkin hükmünün geçersiz sayıldığı hallerde; değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla ücret itirazlarını incelemeye yetkili merci tarafından davanın kazanılan bölümü İçin avukatın emeğine göre ilâmın kesinleştiği tarihteki müddeabihin değerinin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktar avukatlık ücreti olarak belirlenir. Değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesi uygulanır.” hükmü öngörülmüştür.
Bu açıklamalardan sonra dava konusu olaya bakılacak olursa; mahkemenin de kabulünde olduğu üzere, vekalet görevini özenle ve gereği gibi yerine getirmeyen davacı avukat, müvekkili olan davalı (birleşen davanın davacısı) tarafından haklı olarak azledilmiştir. Az yukarda da değinildiği üzere, Dairemizin kökleşmiş içtihatlarına göre haklı azil halinde ancak azil tarihi itibariyle sonuçlanıp, kesinleşen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilebilir. Azil tarihi itibariyle sonuçlanıp kesinleşmeyen işlerden dolayı vekalet ücreti talep edilemez. Somut olayda mahkemece azlin haklı olduğu kabul edilmesine rağmen, azil tarihi itibariyle sonuçlanmayan işler Nedeniyle de vekalet ücretine (%50 oranında) hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
3-Davacı avukat, azil tarihi itibariyle kesinleşmiş olan dosyalar nedeniyle vekalet ücretine hak kazanmış olup, taraflar arasında yazılı ücret sözleşmesi bulunmadığından, Avukatlık Kanunu’nun 164/4. maddesi gereğince, değeri para ile ölçülebilen dava ve işlerde, asgari ücret tarifelerinin altında olmamak koşuluyla, emeğine göre müddeabihin yüzde onu ile yüzde yirmisi arasındaki bir miktarda, değeri para ile ölçülemeyen dava ve işlerde ise avukatlık asgari ücret tarifesinde öngörülen maktu miktarlarda vekalet ücreti talep edebilir. O halde mahkemece, davacının azil tarihi itibariyle kesinleşen dosyalarda, değeri para ile ölçülebilen davalar yönünden, işin niteliği, zorluk derecesi, işe harcanan zaman, sarf edilen emek ve işe katkı değeri dikkate alınarak müddeabihin değerinin %10’u ile %20’si arasındaki oranlarda takdir edilecek miktarlar üzerinden, değeri para ile ölçülemeyen davalar yönünden ise Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre maktu oranda ücret talep edebileceği göz önüne alınarak, her bir dosya yönünden “taleple bağlılık” kuralı da dikkate alınmak suretiyle vekalet ücretinin tespit ve tahsiline karar verilmesi gerekirken, Avukatlık Asgari Ücret Tarifesine göre belirlenen miktarlar üzerinden vekalet ücretine hükmedilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: 1. bentte açıklanan nedenlerle tarafların diğer temyiz itirazlarının reddine, temyiz edilen hükmün, 2. bent gereğince davalı (birleşen davanın davacısı), 3. bent gereğince davacı (birleşen davanın davalısı) yararına BOZULMASINA, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davacıdan alınarak davalıya ödenmesine, peşin alınan 172,30 TL. harcın davalıya, 258,05 TL. harcın davacıya istek halinde iadesine, 04.11.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.