Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/29988 E. 2014/6584 K. 10.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/29988
KARAR NO : 2014/6584
KARAR TARİHİ : 10.03.2014

T.C.
MAHKEMESİ : Bakırköy 7. Asliye Ticaret Mahkemesi
TARİHİ : 14/11/2012
NUMARASI : 2011/819-2012/561

Taraflar arasındaki komisyon ücret alacağı davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, emlak komisyoncusu olduğunu, davalı ile evinin satılması hususunda 28.11.2010 tarihli gayrimenkul aracılık sözleşmesi imzaladıklarını, sözleşmede Re/max’ın onayı olmaksızın Re/max tarafından bulunan kişi veya kuruma satış yapılamayacağının davalı yanca taahhüt edilmesine rağmen daha önce taraflarınca taşınmazın gösterildiği üçüncü şahsa evin davalı yanca bizzat satıldığını haricen öğrendiklerini belirterek sözleşmede düzenlenen cezai şart hükmü gereği taşınmazın değerinin %6 sı tutarındaki 8400,00 TL nin tahsili için davalıya karşı başlattıklarını, davalının takibe itiraz ettiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, sözleşme süresi dolduktan sonra tapuda satış işleminin gerçekleştiğini bu nedenle sözleşmede düzenlenen cezai şart hükmünün ihlal edilmediğini ileri sürerek davanın reddi ile kötüniyet tazminatının davacıdan tahsilini dilemiştir.
Mahkemece, sadece yer göstermekten ibaret eylemin komisyon ücretinin hak edilmesine yeterli olmayacağı gerekçe gösterilerek davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir
Dava taraflar arasında imzalanan tellallık sözleşmesinde yer alan taahhütlerin davacı yanca ihlal edilmesi nedeni satış bedeli olarak belirlenen meblağın %6 sı tutarındaki alacağın tahsili için başlatılan takibe vaki itirazın iptali 2013/29988-2014/6584
istemine ilişkindir. Davalı sözleşmesi süresinin dolması nedeni ile davanın reddini dilemiş olup mahkemece davacının ücrete hak kazanamayacağı gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Uyuşmazlığa konu sözleşme 28.11.2010 tarihli olup, 6.1 maddesinde sözleşme süresinin 90 gün olarak belirlendiği ve karşılıklı yazılı fesih olmaması halinde ihtara gerek kalmaksızın sözleşmenin 30 gün daha uzayacağı düzenlenmiştir. Sözleşmenin 5.6 maddesinde ise sürenin sona ermesinden itibaren 90 gün içerisinde Re/Max ın bulduğu kişi veya kuruma, Re/Max’ın onayı alınmaksızın satış yapılamayacağı taahhüt altına alınmış bu taahhüde aykırı davranılması halinde satış bedeli olarak belirlenen meblağın %6 sı tutarında bedel ödeneceği düzenlenmiştir. Bu noktada, davacı tarafından, alıcıya 10.01.2011 tarihinde taşınmazın gezdirildiği ve aynı alıcıya sözleşmenin 5.6 maddesinde ön görülen süre içerisinde davacının bilgisi olmaksızın satıldığının anlaşılması karşısında davalının sözleşmenin bu hükmünü ihlal ettiğinin kabulü gerekir. Ancak, davalı tacir olmadığından, BK.nun 161/son maddesi gereğince cezai şartın fahiş olması halinde tenkisi gereklidir. Ceza koşulunun fahiş olup olmadığı, tarafların iktisadi durumu, özel olarak borçlunun ödeme kabiliyeti ile beraber, borçlunun borcunu yerine getirmemiş olması nedeniyle sağladığı menfaat, kusur derecesi ve borca aykırı davranışın ağırlığı ölçü alınarak tayin edilmeli ve hüküm altına alınan ceza miktarı, hak, adalet ve nesafet kurallarına uygun olarak tespit edilmelidir. Mahkemece bu hususlar tartışılmaksızın eksik incelemeye dayalı davanın reddine dair yazılı şekilde hüküm tesisi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan 21.15 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 10.3.2014 gününde oyçokluğuyla karar verildi.

MUHALEFET ŞERHİ

Toplanan delillerden Mahkeme kararında da açıklandığı üzere davacının davalı ile aralarında “Gayrimenkul Aracılık
Sözleşmesi” imzalanmasından sonra taşınmazın satışı için satıcı ile davalıyı satış anlaşması yapılmak üzere bir araya getirmediği ve satış şartları konusunda anlaşmalarını sağlayamadığı, aksine; söz konusu taşınmazın bu sözleşmeden sonra satıcı tarafından üçüncü şahsa satışı hususunda anlaşma yapıldığı, bu anlaşmanın uzunca bir süre sonra bozulması üzerine de satıcının doğrudan davalıyı araması ve ikisinin aralarında anlaşması üzerine satışın gerçekleştiği anlaşılmaktadır. Tellallık sözleşmelerinde aracının görevi sadece taşınmazı alıcılara göstermekle sınırlı değildir. Tarafları bir araya getirip anlaşmaları için çaba göstermesi de gerekir. Bunu yerine getirmediği anlaşılan davacı ücrete hak kazanmamıştır. Bu nedenlerle mahkemece, davanın reddine dair karar usul ve yasaya uygun olup onanması gerektiği görüşünde olduğumdan sayın çoğunluğun bozma kararına katılmıyorum.