Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/29808 E. 2014/31444 K. 16.10.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/29808
KARAR NO : 2014/31444
KARAR TARİHİ : 16.10.2014

MAHKEMESİ : Kuşadası 2. Asliye Hukuk Mahkemesi (Tüketici Mahkemesi sıfatıyla)
TARİHİ : 10/07/2013
NUMARASI : 2008/306-2013/363

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, murisi O. B..’ın 28/02/2007 tarihinde davalı bankadan 93.750,00 TL konut kredisi kullandığını, bu krediden dolayı 28/02/2007 başlangıç tarihli bir yıl süreli … Emeklilik (… Emeklilik) ve Hayat Sigorta A.Ş. hayat sigortası poliçesi düzenlendiğini, muris O. B..’ın 18/06/2008 tarihinde vefat ettiğini, hayat sigortasının 28/02/2008 tarihinde sona ermesine rağmen banka tarafından re’sen yenilenmediği gibi, yenilenmesi konusunda bir bildirimde de bulunulmadığını, bankanın bu kusuru nedeniyle zarara uğradığını ileri sürerek, 107.924,00-TL tazminatın ihtar tarihinden itibaren reeskont faizi ile birlikte davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, Bankanın hayat sigortası yaptırma yükümlülüğünün bulunmadığını, taraflar arasındaki kredi sözleşmesine göre bu yükümlülüğün kredi kullanana ait olduğunu savunarak, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, tüketici kredisinin 10.maddesi gereğince, kredi ödeme süresi sonuna kadar hayat poliçesini yenileme görevinin kredili müşteriye ait olduğu, bankanın bu konuda bir sorumluluğunun söz konusu olmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davacının murisi O. B..’ın 28/02/2007 tarihli konut kredisi sözleşmesi ile, aylık taksitler halinde geri ödeme koşuluyla davalı bankadan 93.750,00-TL konut kredisi kullandığı, aynı tarihte… Emeklilik ve Hayat Sigorta A.Ş.’ne bir yıllık kredili hayat sigortası yaptırıldığı, kredi borçlusu murisin 18.06.2008 tarihinde öldüğü, dosya kapsamından anlaşılmaktadır. Davacı, kredi borçlusu murise ait hayat sigortasının yenilenmesi sorumluluğunun Bankaya ait olduğunu ileri sürmüş, davalı Banka ise, sözleşmenin ilgili hükümleri gereğince Bankanın böyle bir sorumluluğunun bulunmadığını savunmuştur.
Uyuşmazlıkla ilgili mevzuat ve sözleşme hükümleri incelendiğinde;
17.1.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 1.2.2009 tarihinde yürürlüğe giren, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar uygulama Esasları Yönetmeliği”nin “Amaç” başlıklı bölümünde, “Bu Yönetmeliğin amacı, kredi kuruluşları tarafından verilen kredilerle bağlantılı olan zorunlu ve ihtiyari sigorta ürünlerinin sunumunda birlik ve güvenilirliği sağlamak, sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerini korumak ve verilecek hizmete ilişkin usul ve esasları düzenlemektir.” denilmekte, “Kapsam” başlıklı bölümünde ise, “Bu Yönetmelik, Türkiye’de faaliyet gösteren her türlü kredi kuruluşunun sağladığı kredilerle bağlantılı yaptırılan ihtiyari ve zorunlu sigortaları ve bu sigortalar dahilinde verilecek teminatları kapsar.” denildikten sonra aynı Yönetmeliğin “İhtiyari Sigortalar” başlığında düzenlenen, 6. maddesinin 2. fıkrasında da, “İhtiyari sigortalarda, kredi süresi içerisinde yenileme sorumluluğu kredi kullanana, yenilemeye ilişkin bildirim yapma ve bilgilendirme sorumluluğu ise kredi kuruluşuna aittir.” denilmektedir.
Davacının murisi ile davalı banka arasında imzalanan sözleşmenin 10/1. maddesinde ise, “Borçlu, banka ile mutabık kalındığı ve aşağıda yer alan prim ödeme koşullarında belirlenen sigorta şirketine banka alacağının tamamen tahsil edileceği tarihe kadar hayat sigortası yaptırmayı ve bu sigortada …bank T.A.Ş.nin dain ve mürtehin olarak gösterildiğini, sigorta süresi içinde borçlunun vefatı halinde sigorta şirketince ödenecek tazminattan o tarihteki bankaya olan borcun mahsubundan sonra kalacak olan meblağın kanuni mirasçılarına ödenmesini, işbu sigorta sözleşmesinin kredi geri ödeme süresi sonuna kadar yenileceğini kabul, beyan ve taahhüt etmiştir” hükmü bulunmaktadır.
Mahkemece, ilk kredi kullanılırken murisin bir yıllık hayat sigortası yaptırmış olduğu ve bu hayat sigortasının bitim tarihi olan 28/02/2008 tarihinden itibaren hayat sigortası yaptırmak üzere murisin bankaya müracaat etmesi gerekirken bunu yapmadığı ve bundan sonra ölüm tarihi olan 18/06/2008 tarihine kadar kredi taksitlerini ödemeye devam ettiği ve bu hususta bankaya herhangi bir bildirimde bulunmadığı, banka ile muris arasında düzenlenen kredi sözleşmesine göre bankanın da resen hayat sigortası yaptırma gibi bir yükümlülüğünün bulunmadığı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir.
Oysa ki, kredi sözleşmesi nedeniyle hayat sigortası yapılmasındaki amaç, Banka yönünden kredi borcunun teminat altına alınması olduğu kadar, belli bir prim borcu getirmekle birlikte, sigortalının da bunda menfaatinin olduğu kuşkusuzdur. Bu nedenle uyuşmazlığın çözümünde, her iki tarafın da hak ve menfaatlerinin gözetilip korunması esas alınmalıdır. Nitekim, kredi sözleşmeleriyle bağlantılı sigortaların yapılması halinde sigorta ettirenlerin, sigortalıların ve lehdarların hak ve menfaatlerinin korunması amacıyla çıkarılan, “Bireysel Kredilerde Bağlantılı Sigortalar Uygulama Esasları Yönetmeliği”, 17.1.2009 tarihli Resmi Gazetede yayınlanarak, 1.2.2009 tarihinde de yürürlüğe girmiştir. Her ne kadar, az yukarda açıklanan kredi sözleşmesinin 10. maddesindeki düzenleme ile, hayat sigortası konusunda davalı Bankaya değil, kredi borçlusuna yükümlülük getirildiği anlaşılmakta ise de, yine az yukarıda sözü edilen Yönetmeliğin ilgili hükmü gereğince de, kredi süresi içerisinde sigorta poliçesini yenileme sorumluluğu kredi kullanana ait olmakla birlikte, yenilemeye ilişkin bildirim Yapma ve bilgilendirme sorumluluğunun da kredi veren Bankaya ait olduğunun kabulü gerekir.
Somut olayda, sigorta poliçesinin yenilenmesi gereken tarih itibariyle, söz konusu Yönetmelik hükümleri henüz yürürlüğe girmemişse de, daini mürtehin sıfatına sahip, kredi veren kuruluş olan ve aynı zamanda sigorta şirketinin acentesi olan davalı Bankanın, 7.10.2008 tarihinde sona eren davacıların murisine ait kredili hayat sigortasının yenilenmesi için, en azından muhatabına bildirim yapmak suretiyle kredi borçlusunu konu ile ilgili bilgilendirmesi, asgari özen yükümlülüğünün bir sonucu olduğu gibi, Medeni Kanunun 2. maddesinde düzenlenen dürüstlük kurallarının da bir gereğidir. Bu nedenle davacının uğradığı zarar nedeniyle tarafların müterafık kusurlu oldukları sonucuna varılmalıdır. O halde mahkemece tarafların kusur oranları takdir edilerek, sonucuna göre bir hüküm kurulması gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün, davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 16.10.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.