Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/29483 E. 2014/14751 K. 08.05.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/29483
KARAR NO : 2014/14751
KARAR TARİHİ : 08.05.2014

MAHKEMESİ : Adana 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 09/07/2013
NUMARASI : 2012/1464-2013/588

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı banka, davalıların dava dışı G. O. O. ile akdedilen konut kredisi sözleşmesini müşterek borçlu müteselsil kefil sıfatıyla imzaladıklarını, asıl borçlunun taksitlerini ödememesi nedeniyle hesabın kat edildiğini, ipoteğin paraya çevrilmesi yolu ile takip başlatıldığını, 73.096,30-TL rehin açığı kaldığını, bu meblağın tahsili için asıl borçlu hakkında başlatılan takibin sonuçsuz kaldığını, bunun üzerine davalı kefiller hakkında başlatılan ilamsız takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptaline, %20 icra inkar tazminatının tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, asıl borçluya 100.000,00 TL kredi verildiği, sözleşmenin altında kefalet limitinin 300.000,00 TL yazılı olduğu gerekçesiyle davalı Z.. K.. hakkında açılan davanın reddine, davalı H.. A.. hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile Adana 14. İcra Müdürlüğü’nün 2012/6851 sayılı takip dosyasında asıl alacak 73.096,30-TL, faiz 2.619,00-TL, BSMV 131,00-TL olmak üzere toplam 75.836,30-TL üzerinden takibin devamına, fazlaya ilişkin talebin reddine, asıl alacak üzerinden % 20 icra inkar tazminatı uygulanmasına karar verilmiş; hüküm, davacı ve davalı H.. A.. tarafından temyiz edilmiştir.
1-4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 10. maddesinin üçüncü fıkrası tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren, asıl borçluya başvurmadan kefilden borcun ifasını isteyemez düzenlemesini ihdas etmiştir. Bu nedenledir ki; alacaklı banka, asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça, kefillerden borcun ifasını isteyemez. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup, mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. Bu açıklamalar ışığında somut olaya bakıldığında; davacı banka, yukarıda bahsedilen amir hüküm gereğince, ancak dava dışı asıl borçlu hakkında yapılan icra takibinin sonuçsuz kalması halinde alınacak aciz vesikasıyla birlikte davalılar hakkında icra takibi yapabilir.Asıl borçlu hakkında başlatılan icra takibi derdest olup aciz vesikası ile sonuçlanmamıştır. Hal böyle olunca, davacı banka davalı kefillerden borcun ifasını isteyemez. Mahkemece, davanın açıklanan bu nedenle reddine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde kabulüne karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:1-Yukarıda açıklanan nedenlerle davalı H.. A..’ın temyiz itirazlarının kabulü ile temyiz olunan kararın BOZULMASINA,2.bentte açıklanan nedenlerle davacının temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 08.05.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.