Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/29447 E. 2014/13187 K. 24.04.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/29447
KARAR NO : 2014/13187
KARAR TARİHİ : 24.04.2014

MAHKEMESİ : Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2010/301-2013/299

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacılar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacılar, davalıya ait yenidünya ve kayısı ağaçlarının 2010 yılı ürününü satın aldıklarını, kayısılarda hastalık ve dolu zararı bulunduğunu, kayısılar için 42.000-TL ödenmesine rağmen ıskarta olarak 9.849-TL’ye meyve suyu fabrikasına satmak zorunda kaldıklarını, sözleşmeye göre bahçedeki ürünün tüm bakım, sulama ve ilaçlama işlemlerinin davalıya ait olduğunu, davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 32.151-TL zararın davalıdan tahsilini istemişlerdir.
Davalı, bahçenin bakımını ve ilaçlamasını zamanında ve eksiksiz yaptığını, davacıların sık sık denetime geldiklerini, kaliteli ürün elde edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, ürüne gelecek doğal afetlerden ve doludan davacının sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davacı E.. G.., davalıya ait yenidünya ve kayısı bahçesinin 2010 yılı dönemindeki meyvesini bila tarihli adi yazılı sözleşme ile satın almıştır. Davacılar, kayısılarda hastalık ve dolu zararı bulunduğunu, kayısılar için 42.000-TL
Ödenmesine rağmen ıskarta olarak 9.849-TL’ye meyve suyu fabrikasına satmak zorunda kaldıklarını, sözleşmeye göre bahçedeki ürünün tüm bakım, sulama ve ilaçlama işlemlerinin davalıya ait olduğunu, davalının bu yükümlülüğünü yerine getirmediğini, zarara uğradıklarını ileri sürerek eldeki davayı açmışlardır. Davalı, bahçenin bakımını ve ilaçlamasını zamanında ve eksiksiz yaptığını, davacıların sık sık denetime geldiklerini, kaliteli ürün elde edildiğini savunarak davanın reddini dilemiştir. Mahkemece, ürüne gelecek doğal afetlerden ve doludan davacının sorumlu olacağı gerekçesiyle davanın reddine karar verilmiştir. Davacının talebi ile dava açılmadan önce iki ziraat mühendisi tarafından düzenlenen 31.05.2010 tarihli raporda, ağaçlardaki meyvelerin hasat olgunluğuna eriştiği, meyvelerde yoğun yaprak delen(çil) hastalığı belirtilerinin mevcut olduğu, bu hastalığa karşı koruyucu ilaçlama yapılmadığı, eksik yapıldığı ya da tekniğine uygun veya zamanında yapılmadığı yine meyvelerde yoğun oranda dolu zararı izlerinin bulunduğu bildirilmiştir. Davacı, Tarsus 1.Sulh Hukuk Mahkemesi’nin 2010/52 D.İş sayılı dosyasında 04.06.2010 tarihinde tespit yaptırmış olup, ziraat bilirkişisi tarafından tanzim edilen 08.06.2010 tarihli bilirkişi raporundan kayısıların hasat edildiği, ancak 3-4 kayısı ağacının yemişlik olarak bırakıldığı, bu ağaçların yapraklarında ve meyvelerinde %20 oranında yaprak delen(çil)hastalığı, etek dallarında ve meyvelerde ise %30 oranında dolu zararı vurukları bulunduğu anlaşılmaktadır. Mahkemece 31.05.2010 tarihli raporu düzenleyen ziraat bilirkişilerinden alınan 27.10.2010 tarihli raporda ise; çil hastalığı ve dolu zararı nedeniyle ürünün pazar değeri kaybının yaklaşık %30 civarında olduğu tespit edilmiştir. Davacı E.. G.. ile davalı arasında düzenlenen tarihsiz adi yazılı sözleşmede, bahçenin sulama ve ilaçlamasının mal sahibi olan davalıya ait olduğu kararlaştırılmıştır. Mahkemece, dolu vuruklarının doğal afet olduğu, bu nedenle davalının sorumlu olmadığı kanaatiyle davanın reddine karar verilmiş, çil hastalığından hiç bahsedilmemiştir. Oysa ki, yukarıda açıklanan raporlardan kayısılarda çil hastalığının mevcut olduğu ve bu hastalığın ürünün pazar değerini düşüreceği anlaşılmaktadır. Bu durumda öncelikle halledilmesi gereken sorun, kayısılarda bulunan çil hastalığının sebebinin tespit edilmesidir. Sözleşmede bahçenin sulama ve ilaçlama işlemlerinin davalıya ait olduğu kararlaştırıldığına göre, hastalığın koruyucu ilaçlama yapılmamasından, eksik yapılmasından ya da tekniğine uygun veya zamanında yapılmamasından kaynaklandığının tespiti halinde davalının meydana gelen zarardan sorumlu olacağının kabulü gerekir. Hal böyle olunca, mahkemece dosyadaki raporlar ve deliller değerlendirilmek suretiyle kayısılardaki çil hastalığının
nedeninin belirlenmesi ve davalının kusurunun bulunduğunun tespiti halinde meydana gelen zararın hesaplanması için konusunda uzman ziraat bilirkişilerinden oluşan kuruldan rapor alınarak hasıl olacak sonuca göre bir karar verilmesi gerekir. Mahkemece bu yönler gözetilmeksizin eksik inceleme ve değerlendirme ile davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle davacının sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 24.04.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.