Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/29132 E. 2014/6275 K. 06.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/29132
KARAR NO : 2014/6275
KARAR TARİHİ : 06.03.2014

MAHKEMESİ : Tokat 2. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 31/05/2012
NUMARASI : 2009/223-2012/140

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kabulüne yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, 1986 yılında Gazi Osman Paşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Meslek yüksekokulu çalışanlarının resmi olmayan bir şekilde yardımlaşma sandığı kurduklarını ve bordrolarında yasal olarak gözükmese de her ay maaşlarından kesinti yapılarak birikim sağlandığını, bu şekilde kesilen meblağın 9.385.24 TL ulaştığını, birikimlerini almak istediğini ancak ödenmediğini bildirerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalarak 7.100 TL nin yasal faizi ile sandığın başkanlığını yürüten davalılardan tahsiline karar verilmesini talep etmiş, ıslah dilekçesi ile 9.385,24 TL nin tahsilini talep etmiştir.
Davalılar davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kabulüne karar verilmiş, hüküm davalılar tarafından temyiz edilmiştir.
Dosyanın incelenmesinde; 1986 yılında Gazi Osman Paşa Üniversitesi Ziraat Fakültesi ve Meslek yüksekokulu çalışanlarının resmi olmayan bir şekilde yardımlaşma sandığı kurdukları ve bordrolarında yasal olarak gözükmese de her ay maaşlarından kesinti yapılarak birikim sağlandığı, nisan 2006 tarihine kadar Cafer’in başkanlık yaptığı bu tarihten sonra diğer davalının başkan olduğu, kesilen paraların banka hesabında tutulduğu, sandık hesabından üyelere borç para verildiği, davacının borç para almadığı, aynı konuda yürütülen savcılık soruşturması sonucunda takipsizlik kararı verildiği anlaşılmaktadır. Mahkemece aldırılan bilirkişi raporu esas alınmak suretiyle davanın kabulüne karar verilmiştir.
Tarafların iddia ve savunmaları ile ibraz ettikleri delillerin değerlendirilmesi sonucu, taraflar arasında BK.nun 520 ve devamı maddelerinde düzenlenen adi ortaklık ilişkisinin bulunduğu, yönetici ortağın davalılar olduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklığa konu sandığın pek çok üyesinin parasını alarak ayrıldığı bildirildiğinden ortaklığın dava dışı üyelerinin de bulunduğu anlaşılmaktadır. Adi ortaklık ilişkisi BK.638 (eski BK.534) ve devamı maddeleri hükmünce iştirak hükümlerine tabi olduğundan öncelikle tüm ortaklar davaya dahil edilmeli, taraf teşkili sağlanmalı, bundan sonra davacının sandığa ödediği kesintilerin tahsilini talep etmesi isteğinin ortaklığın fesih ve tasfiyesine yönelik bir talep olduğu kabul edilmek suretiyle BK.nun 538. maddesinde belirtildiği gibi tasfiye, bütün hesapların görülüp ortaklığın aktif ve pasif bütün mal varlığının belirlenip ortakların birbirleri ile alacak verecek ve ortaklıktan doğan tüm ilişkilerinin kesilmesi yoluyla ortaklığın sona erdirilmesi, malların paylaşılması ya da satış yoluyla elden çıkarılmasıdır. Ortaklık sözleşmesinde hüküm bulunduğu takdirde tasfiyenin sözleşmedeki hükümlere göre yapılması asıldır. Böyle bir hükmün bulunmaması halinde ise tasfiyenin bu defa BK.nun 539. maddesindeki sıra takip edilerek yapılması gereklidir. Dava konusu olayda sözleşmede tasfiye ile ilgili özel bir hüküm bulunmadığından tasfiyenin BK.nun 539. ve devamı maddelerine göre yapılması zorunlu olup, bunun için mahkemece öncelikle yönetici ortak olan davalıdan, kurulduğu tarihten itibaren ortaklığın tüm muhasebesi ile ilgili defterler ve ortaklıkla ilgili tüm belge ve faturaların ibrazı ile ortaklıkla ilgili hesap listesi istenilmeli, ortakların gerek tasfiye şekli gerekse hesap listesi üzerinde uyuştukları ve uyuşamadıkları noktalar saptanmalı, uyuşamadıkları noktalarda tarafların delil ve karşı delilleri sorulup toplanmalı, yönetici ortağın hesap listesi vermemesi durumunda hesap vermekten kaçındığı kabul edilmeli, bu durumda mevcut delillere göre hüküm kurulmalı, ortaklığa ait tüm gelir gider hesabı çıkarıldıktan, ortaklığın tüm aktif ve pasifi kesin olarak belirlendikten sonra ortaklığın varsa üçüncü kişilere veya kurumlara olan borçları ortaklığın aktifinden mahsup edilmeli, ortaklardan her birinin ortaklığa verdiği avanslarla, ortaklık için yapmış oldukları masraflar ve vermiş oldukları sermaye iade edilmeli, bundan sonra varsa kalan miktar ortaklar arasında paylaştırılmalı, tasfiye bu şekilde tamamlanmalıdır.
Mahkemece, adi ortaklığın fesih ve tasfiyesine karar verilmesi gerekirken yazılı şekilde davayı alacağın tahsili davası şeklinde ele alıp davanın kabulüne karar verilmiş olması usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda açıklanan nedenle kararın temyiz eden C.. S.. yararına bozulmasına, bozma sebebine göre sair hususların bu aşamada incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan 140.00 TL harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 6.3.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.