Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/28633 E. 2014/3443 K. 11.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/28633
KARAR NO : 2014/3443
KARAR TARİHİ : 11.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 12/04/2012
NUMARASI : 2011/777-2012/337

Taraflar arasındaki itirazın iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, davalının 15.08.2008 tarihinde imzalanan sözleşme ile 5.000.00 TL tüketici kredisi kullandığını, kredi borcunu ödememesi nedeniyle hesabın kat edilerek icra takibine girişildiğini ve yapılan takibe haksız olarak itiraz edildiğini ileri sürerek itirazın iptali ile icra inkar tazminatına karar verilmesini istemiştir.
Davalı, cevap vermemiş, duruşmalara da katılmamıştır.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı 15.08.2008 tarihinde sözleşme imzalayarak tüketici kredisi kullanmıştır. Davalı Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/282 esas 568 karar sayılı ilamıyla kısıtlanmış ve S.. S.. vasi olarak atanmış olup bu kararın 24.09.2007 tarihinde kesinleştiği anlaşılmaktadır.
Bilindiği üzere; davranışlarının, eylem ve işlemlerinin sebep ve sonuçlarını anlayabilme, değerlendirebilme ve ayırt edebilme kudreti (gücü) bulunmayan bir kimsenin kendi iradesi ile hak edinebilme, borç (yükümlülük) altına girebilme ehliyetinden söz edilemez. Nitekim Medeni Kanunun “fiil ehliyetine sahip olan kimse, kendi fiilleriyle hak edinebilir ve borç altına girebilir “biçimindeki 9. maddesi hükmüyle hak elde edebilmesi, borç (yükümlülük) altına girebilmesi, fiil ehliyetine bağlamış. 10. maddesinde de, fiil ehliyetinin başlıca koşulu olarak ayırtım gücü ile ergin (reşit) olmayı kabul ederek “ayırt etme gücüne sahip ve kısıtlı olmayan bir ergin kişinin fiil ehliyeti vardır. “hükmünü getirmiştir. “Ayırtım gücü “eylem ve işlev ehliyeti olarak da tarif edilerek aynı yasanın 13. maddesinde “yaşının küçüklüğü yüzünden veya akıl hastalığı, akıl zayıflığı, sarhoşluk yada bunlara benzer sebeplerden biriyle akla uygun biçimde davranma yeteneğinden yoksun olmayan herkes bu kanuna göre ayırt etme gücüne sahiptir.” denmek suretiyle açıklanmış, ayrıca ayırtım gücünü ortadan kaldıran önemli nedenlerden bazılarına değinilmiştir. Önemlerinden dolayı bu ilkeler, söz konusu yasa ile öteki yasaların çeşitli hükümlerinde de yer almışlardır.Hemen belirtmek gerekir ki, Medeni Kanununun 15. maddesinde de ifade edildiği üzere, ayırtım gücü bulunmayan kimsenin geçerli bir iradesinin bulunmaması nedeniyle, kanunda gösterilen ayrık durumlar saklı kalmak üzere, yapacağı işlemlere sonuç bağlanamayacağından karşı tarafın iyi niyetli olması o işlemi geçerli kılmaz. (Yargıtay İçtihadı Birleştirme Kararı 11.6.1941 tarih 4/21)
Kadıköy 2. Sulh Hukuk Mahkemesinin 2007/282 E 568 K sayılı ilamında belirtildiği üzere davalının sözleşmenin yapıldığı tarihde hukuki işlem ehliyetini kaldıracak şekilde rahatsız olduğu ve kısıtlandığı sabit olduğuna göre imzalanan sözleşme MK’nun 15.maddesi hükmü uyarınca geçersizdir. Davacı, geçersiz sayılan sözleşme nedeniyle verilen tüketici kredisinin iadesini sebepsiz zenginleşme hükümlerine göre davalıdan talep edebilir. Davacının, davalının kısıtlı olduğunu bilmemesi, iyiniyetli olması sonuca etkili değildir. Davalının iade yükümlülüğü sebepsiz zenginleşme hükümlerine tabi olmakla birlikte, hukuki işlem ehliyeti bulunmadığından davalının iade sorumluluğunun kapsamı, geçersiz sayılan sözleşme nedeniyle aldığı krediden elinde kalan miktarla sınırlıdır. Hal böyle olunca; mahkemece, kısıtlı davalının geçersiz sözleşme sonucunda aldığı krediden elinde para kalıp kalmadığı yukarıda açıklanan iade yükümlülüğünün kapsamı da gözetilerek araştırılıp, bu konuda taraf delilleri toplanarak sonucu uygun bir karar verilmesi gerekirken, yazılı şekilde davanın reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarda açıklanan nedenlerle temyiz olunan kararın davacı yararına BOZULMASINA,peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/III-2 maddesi uyarınca karar düzeltme yolu kapalı olmak üzere, 11.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.