Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/28604 E. 2014/28055 K. 22.09.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/28604
KARAR NO : 2014/28055
KARAR TARİHİ : 22.09.2014

MAHKEMESİ : 3. Tüketici Mahkemesi

Taraflar arasındaki tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün davacı avukatınca duruşmalı olarak temyiz edilmesi üzerine ilgililere çağrı kağıdı gönderilmişti. Belli günde davacı vekili avukat …ile davalılar…. vekili avukat…. Finansbanka A.Ş. vekili avukat …’in gelmeleriyle duruşmaya başlanılmış ve hazır bulunan avukatların sözlü açıklamaları dinlenildikten sonra karar için başka güne bırakılmıştı. Bu kez temyiz dilekçesinin süresinde olduğu saptanarak dosya incelendi, gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacı, davalı …’ın, nüfus cüzdanı ve sürücü belgesini rızası olmaksızın ele geçirerek diğer davalı bankalardan kredi kartı temin ettiğini, bu kartları kullanarak yaptığı harcamalar nedeniyle davalı Finansbank’ın, hakkında icra takibi başlattığını, oysa davalının Fortisbank ve HSBC Banka yaptığı başvurularda, kullanılan kimliğin sahte olduğunun anlaşılması üzerine kredi kartı verilmediğini, bunun yanısıra kimliğinin cep telefonu hırsızlığında kullanılması sonucunda savcılık soruşturmasına maruz kaldığını, davalı S..ın savcılığa giderek teslim olduğunu, davacıya ait kimliği kullandığını ikrar ettiğini, bunun üzerine hakkında açılan kamu davasında dolandırıcılık suçundan mahkumiyetine, kullandığı nüfus cüzdanının iğfal kabiliyeti olmadığından resmi belgede sahtecilik suçundan dolayı beraatine karar verildiğini, davalının bu hareketleri neticesinde bankalardan kredi ve kredi kartı talep edemez hale geldiğini, ticari itibarının sarsıldığını, davalı bankaların iğfal kabiliyeti olmayan kimlikle kredi kartı çıkartarak basiretli bir tacir gibi davranmadığından ticari itibarının zedelenmesi ve icra tehdidi altında kalması nedeni ile 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte her üç davalıdan müştereken ve müteselsilen tahsiline, adının cep telefonu hırsızlığına karışması nedeniyle 50.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalı S.. D..’dan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalılar, davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davalı bankaların basiretli bir tacir gibi davranarak gerekli araştırmayı yaptıkları gerekçesi ile davalı bankalar hakkında açılan davanın reddine, davalı S..’ın bankalardan kredi almak için davacının kimlik bilgilerini kullanarak dolandırıcılık suçuna kalkıştığının … 2. Ağır Ceza Mahkemesi kararıyla sabit olduğu, davalının haksız eylemi neticesi davacı hakkında haksız yere icra takibi yapıldığı, ticari itibarının sarsıldığı gerekçesi ile davalı Serhat hakkında açılan davanın kısmen kabulü ile 3.000,00 TL manevi tazminatın dava tarihinden itibaren işleyecek yasal faiziyle birlikte davalıdan tahsiline karar verilmiş; hüküm, davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1-6100 sayılı HMK.nun 294.maddesi gereğince mahkeme, yargılamanın sona erdiği duruşmada hükmü vererek tefhim eder. Hükmün tefhimi her halde hüküm sonucunun duruşma tutanağına geçirilerek okunması suretiyle olur. Zorunlu nedenlerle sadece hüküm sonucunun tefhim edildiği hallerde, gerekçeli kararın tefhim tarihinden başlayarak bir ay içinde yazılması gerekir. HMK.nun 297/2 maddesi gereğince hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gereklidir. HMK.nun 298/2 maddesi gereğince de gerekçeli karar, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamaz. Ayrıca bu husus kamu düzeni ile ilgili olup, gözetilmesi yasa ile hakime yükletilmiş bir görevdir.
Somut olayda davacı taraf, kimliğinin rızası dışında davalı S.. D.. tarafından ele geçirilerek davalı bankalardan temin edilen kredi kartları ile harcamalar yapıldığını, bu harcamalar nedeni ile icra tehdidi altında kaldığını ve ticari itibarının sarsıldığını ileri sürerek, 50.000,00 TL manevi tazminatın davalı S.. D.. ve davalı bankalardan müştereken ve müteselsilen tahsilinin yanı sıra davalı S..’ın kimliğini kullanmak suretiyle adının cep telefonu hırsızlığı suçuna karıştığını, savcılık soruşturmasına maruz kaldığını ileri sürerek 50.000,00 TL manevi tazminatın da davalı S.. D..’dan tahsilini
talep etmiş, mahkemece ilk talep hakkında karar verilmiş olup, davalı S.. D..’a karşı açılan manevi tazminat davası hakkında olumlu ya da olumsuz herhangi bir hükmün kurulmamış olduğu görülmüştür. Hükmün sonuç kısmında taleplerden her biri hakkında karar verilmemiş olması, az yukarıda açıklanan HMK 297/2 maddesine ilişkin ilke ve yasa hükümlerine aykırı olduğu açıkça anlaşılmaktadır. Mahkemece, az yukarda açıklandığı üzere taleplerin herbiri hakkında taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde yeniden bir karar verilmesi için eksik olarak kurulan hükmün bozulması gerekmiştir.
2-Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının şimdilik incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün davacı yararına BOZULMASINA, 2. bent gereğince davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine şimdilik yer olmadığına, 1100,00 TL duruşma avukatlık parasının davalılardan alınarak davacıya ödenmesine, peşin alınan 24,30 TL. temyiz harcının istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 22.09.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.