Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/28229 E. 2014/8220 K. 20.03.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/28229
KARAR NO : 2014/8220
KARAR TARİHİ : 20.03.2014

MAHKEMESİ : Ankara 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 03/07/2013
NUMARASI : 2011/46-2013/418

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabulüne kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR

Davacılar, avukat olduklarını, davalılar ile 10.09.2005 tarihinde aralarında hukuki yardım sözleşmesi imzaladıklarını, 10.09.2005-10.09.2006 dönemi için düzenlenen sözleşmenin ihbarda bulunulmaması durumunda aynı şartlarla, ücret hariç uzamış sayılacağının hüküm altına alındığını, aylık 2.000 TL. olarak kararlaştırılan ücretin hiç ödenmediğini, 14 . 06. 2010 tarihinde haksız olarak azledildiklerini ileri sürerek fazlaya ilişkin hakları saklı kalmak üzere 58 aylık vekalet ücreti alacağının faizi ile tahsiline karar verilmesini istemişler; 19.03.2013 tarihli ıslah dilekçeleri ile de sözleşmede karşı yan vekalet ücretlerinin de avukata ait olacağının kararlaştırıldığını beyan ederek Ankara 8. Asliye Ticaret Mahkemesi’nin 2005/438 Esas sayılı dosyasında ve Ankara 15.Asliye Hukuk Mahkemesi’nin 2005/422 Esas sayılı dosyasında taktir edilen toplam 10.604,08-TL karşı yan vekalet ücretinin davalılardan tahsiline karar verilmesini istemişlerdir.
Davalılar, davacıların görevlerini gereği gibi yerine getirmediklerini, süresi içinde cevap dilekçesi vermediklerini, bilgilendirme yükümlülüklerini yerine getirmediklerini, azlin haklı olduğunu savunarak davanın reddini dilemişlerdir.
Mahkemece, davanın kısmen kabulüne, 48.000,00 TL. aylık ücretin davalılardan müteselsilen alınıp davacıya verilmesine, dava tarihinden itibaren yasal faiz uygulanmasına, dosya bazında ücret istenemeyeceği, bu talebin aylık 2.000-TL’lik ücret içinde değerlendirilmesi gerektiği gerekçesiyle karşı yan vekalet ücreti Talebinin reddine karar verilmiş; hüküm, taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin takdirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre, davalıların ve davacıların aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Avukatın, vekil olarak borçları Borçlar Kanununun 389 (TBK 505) ve devamı maddelerinde gösterilmiş olup, vekil, adı geçen Kanunun 390 (TBK 506) maddesine göre müvekkiline karşı vekaleti sadakat ve özenle ifa etmekte yükümlüdür. Vekil, sadakat borcu gereği olarak müvekkilinin yararına olacak davranışlarda bulunmak, ona zarar verecek davranışlardan kaçınmak zorunluluğundadır.
“Özen borcu” ile ilgili Avukatlık Kanununun 34. maddesinde mevcut olan, “Avukatlar, yüklendikleri görevleri, bu görevin kutsallığına yakışır bir şekilde özen, doğruluk ve onur içinde yerine getirmek ve avukatlık ünvanınm gerektirdiği saygı ve güvene yakışır bir şekilde hareket etmekle yükümlüdürler.” Şeklindeki hüküm ise, avukatlık mesleğinin bir kamu hizmeti olması nedeniyle, Borçlar Kanununun 390. maddesinde düzenlenen vekilin özen borcuna göre çok daha kapsamlı ve özel bir düzenlemedir.
Buna göre avukat, üzerine aldığı işi özenle ve müvekkili yararına yürütüp sonuçlandırmakla görevli olduğu gibi, müvekkilinin kendisi hakkmdaki güveninin sarsılmasına neden olacak tutum ve davranışlardan da titizlikle kaçınmak zorundadır. Aksi halde avukatına güveni kalmayan müvekkilin avukatını azletmesi halinde azlin haklı olduğunun kabulü gerekir. Gerçekten de avukat, görevini yerine getirirken gerekli özen ve dikkati göstermemiş, sadakatle vekaleti ifa etmemiş ise, müvekkilinin vekilini azli haklıdır.
Avukatlık Kanununun, 174. maddesinde, “Avukatın azli halinde ücretin tamamı verilir. Şu kadar ki, avukat kusur veya ihmalinden dolayı azledilmiş ise ücretin ödenmesi gerekmez.” hükmü mevcut olup, bu hükme göre azil işleminin haklı nedene dayandığının kanıtlanması halinde müvekkil avukata vekalet ücreti ödemekle yükümlü değildir.
Bu açıklamalardan sonra somut olaya bakıldığında; taraflar arasında 10.09.2005 tarihli “Hukuki Yardım Sözleşmesi” bulunduğu, sözleşmenin 6. maddesinde, avukatlarca verilen hizmete karşılık aylık 2.000-YTL net ücretin iş sahibince ödeneceğinin ve avukatlarca takip edilen dava ve takipler sonunda lehe takdir edilen kanuni vekalet ücretlerinin de avukata ait olacağının düzenlendiği, 14.06.2010 tarihli azilname ile de görülen lüzum üzerine davacı avukatların azledildikleri anlaşılmaktadır.Hemen belirtmek gerekir ki, sözleşmede ayrıca kararlaştırılması nedeniyle davacıların aylık vekalet ücreti yanında karşı yan vekalet ücretini de talep etme hakları bulunmaktadır. Bu nedenle mahkemenin davacıların talep ettikleri karşı yan vekalet ücretinin dosya bazında vekalet ücreti istenemeyeceği ve bu meblağın aylık vekalet ücreti içinde düşünülmesi gerektiği gerekçesiyle reddedilmesinde hukuka uygunluk bulunmamaktadır. Ancak yukarıda da açıklandığı üzere davacıların karşı yan vekalet ücretine hak kazanabilmeleri için öncelikle haksız olarak azledilmiş olmaları gerekir. Davacılar haksız azledildiklerini ileri sürmekte, davalılar ise davacıların görevlerini gereği gibi yerine getirmediklerini savunmaktadırlar. O halde taraflar arasındaki öncelikli uyuşmazlık, azlin haklı olup olmadığı ile ilgili olup, ancak bunun sonucuna göre davalıların karşı yan vekalet ücreti ödemekle yükümlü olup olmadığına karar verilebilecektir.
Mahkemece, bu yön üzerinde durulmamıştır. O halde mahkemece, davalıların savunmalarında bildirmiş oldukları azil nedenleri ile ilgili ayrı ayrı inceleme ve değerlendirme yapılmak suretiyle azlin haklı olup olmadığı irdelenerek, sonucuna göre bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirmelerle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ: Yukarda 1.bentte açıklanan nedenlerle davalıların ve davacıların sair temyiz itirazlarının reddine, 2. bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden taraflar yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 20.03.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.