Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/27783 E. 2014/4079 K. 17.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/27783
KARAR NO : 2014/4079
KARAR TARİHİ : 17.02.2014

MAHKEMESİ : Kayseri 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 19/07/2012
NUMARASI : 2009/484-2012/406

Taraflar arasındaki fesih işleminin iptali davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın kısmen kabul kısmen reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davalı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, asıl davasında davalı kurum tarafından eczaneleri hakkında yapılan soruşturmada reçete yönlendirildiği gerekçesi ile ilaç satımına ilişkin sözleşmenin bir yıl süreli feshedildiğini belirterek bu işlemin iptalini istemiş birleşen davasında da eczanede yapılan denetimde küpürü kesik ilaç ve sağlık raporu bulunması nedeni ile sözleşmenin feshi işleminin iptaline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın kabulüne, muarazanın meni ile davalı SGK’nın 03.11.2009 tarih ve 14282,312 sayılı haksız fesih ve kesinti işleminin iptaline karar verilmiş, hüküm davalı tarafından temyiz edilmiştir.
1-Yargıtay Hukuk Genel Kurulu’nun 2009/19-109 Esas ve 2009/123 Karar sayılı ilamında değinildiği üzere, 10.04.1992 tarih, 1991-7 Esas 1992-4 Karar Sayılı İçtihadı Birleştirme Kararı gereğince, hâkimin tefhim etmiş olduğu kısa kararla gerekçeli karar uyum içinde olmalıdır. Yargı erkinin görev ve yetkisi, Anayasa ile yasaları amaçlarına uygun olarak yorumlayıp uygulamak, keza İçtihadı Birleştirme Kararlarının bağlayıcılığını gözetmekten ibarettir. Kısa kararla gerekçeli karar ve hüküm arasındaki çelişkiye cevaz verilmemesinin amacı, kamunun mahkemelere olan güveninin sarsılmamasına yöneliktir. Tefhim edilen hüküm başka, gerekçeli karardaki hüküm veya gerekçe başka ise bu durumun mahkemelere olan güveni sarsacağı tartışmasızdır.
Öyle ki, İçtihadı Birleştirme Kararında bu konuya çok büyük bir önem verilmiş, çelişkinin varlığı tespit edildiği takdirde, başka hiçbir incelemeye gerek görülmeksizin ve tarafların bu konuyu temyiz sebebi yapıp yapmadıklarına bakılmaksızın kararın salt bu nedenle bozulması gerektiğine işaret edilmiştir. Ayrıca 6100 sayılı HMK 294 ve 297 maddelerinde hüküm fıkrasında nelerin yer alacağı açıklanmış; 6100 sayılı HMK 297/son maddesi gereğince; hükümde, tarafların iddia ve savunmalarının özeti, anlaştıkları ve anlaşamadıkları hususlar, çekişmeli vakıalar hakkında toplanan deliller delillerin tartışılması ve değerlendirilmesi, sabit görülen vakıalarla bunlardan çıkarılan sonuç ve hukuki sebeplerinin yer alacağı belirtildikten sonra, hükmün sonuç kısmında, gerekçeye ait herhangi bir söz tekrar edilmeksizin, taleplerden her biri hakkında verilen hükümle, taraflara yüklenen borç ve tanınan hakların, sıra numarası altında; açık, şüphe ve tereddüt uyandırmayacak şekilde gösterilmesi gerekli olduğu belirtilmiş yine anılan kanunun 298/2.maddesi gereğince de; gerekçeli kararın, tefhim edilen hüküm sonucuna aykırı olamayacağı belirtilmiştir.
Temyize konu davada, kısa karar da; asıl davanın kabulüne, birleşen Kayseri 1. Asliye Hukuk Mahkemesinin 2009/438 esas sayılı dava dosyasınde ise feragat nedeni ile davanın reddine şeklinde hüküm kurulmasına karşın, gerekçeli kararda birleşen dava hakkında hüküm kurulmayarak gerekçeli karar ile kısa karar arasında çelişki oluşturulması HMK 297.maddesine, usul ve yasaya aykırı olup bozma needenidir.
2-Bozma nedenine göre davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ: Yukarıda 1.bentte açıklanan nedenle hükmün davalı yararına BOZULMASINA, 2.bentte açıklanan nedenle, davalının sair temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 17.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.