Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/26376 E. 2014/3257 K. 10.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/26376
KARAR NO : 2014/3257
KARAR TARİHİ : 10.02.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 4. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 20/09/2012
NUMARASI : 2012/305-2012/330

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı tarafından temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, 03.05.2001 tarihli sözleşme ile davalı O..Y.. B..tan araç satın aldığını ve bedelini ödediğini, ancak aracın üzerinde haciz bulunması nedeniyle aracı davalılara geri verdiğini ve karşılığında davalı S..B..’a ait olan çeki aldığını, ancak davalı S..’in bu çeki diğer davalı oğlu İ..B..’a imzalatıp verdiğini, söz konusu çekin karşılıksız çıkması nedeniyle satış bedelinden tüm davalıların sorumlu olduğunu ileri sürerek 4.250 TL asıl alacak ve 6.057 işlemiş faizin davalılardan tahsilini talep etmiştir.
Davalı O.. davanın reddini dilemiş,diğer davalılar duruşmalara katılmamış ve cevap dilekçesi vermemişlerdir.
Mahkemece bozma kararına uyularak davalı S… B…yönünden davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
1- Hukuk Muhakemeleri Kanunun 27.maddesine göre, davanın tarafları, müdahiller ve yargılamanın diğer ilgilileri, kendi hakları ile bağlantılı olarak hukuki dinlenilme hakkına sahip olup, bu yasal düzenleme kapsamında davacıya yargılama ile ilgili bilgi sahibi olma,davaya ilişkin açıklama yapma ve ispat hakkının kullanma olanağı verilmeden hüküm kurulamaz. Baska bir anlatımla, davacıya iddialarını açıklama ve ispat kapsamında hakkını kullanma olanağı verilmeden hüküm kurulamaz. Somut uyuşmazlığa konu yargılamanın devamı sırasında 08.12.2009 tarihli duruşmada davacı vekili tarafından vekillikten istifa dilekçesi sunulması üzerine mahkemece vekilin istifa dilekçesi davacı asile 21.12.2009 tarihinde tebliğ edilmiş olup, bu aşamadan sonra yapılan tüm duruşmalara davacı asilin katıldığı,mahkemece verilen ilk kararın ve Yargıtay bozma ilamının davacı asile tebliğ edilmesine rağmen bozma sonrası yapılan duruşma gününün tebliğine ilişkin davetiyenin istifa eden vekile tebliğ edilerek,bozma kararı sonrası yapılan yargılamanın davacının yokluğunda yürütülerek karar verildiği anlaşılmaktadır. Hal böyle olunca, mahkemece bozma kararı sonrası yapılan duruşmaya ilişkin tensip zaptının davacı asile usulüne uygun tebliğ edilerek taraf teşkili sağlandıktan sonra işin esasına girilip sonucuna göre karar verilmesi gerekirken davacı tarafın yokluğunda yargılama yapılarak, açıklama yapma ve ispat hakkı kısıtlanmak suretiyle yazılı şekilde hüküm kurulmuş olması, usul ve yasaya aykırıdır. Bozma nedenidir.
2-Bozma nedenine göre davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine gerek görülmemiştir.
SONUÇ:Yukarıda (1) nolu bentte açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın davacı yararına bozulmasına, (2) nolu bentte açıklanan nedenlerle davacının diğer temyiz itirazlarının incelenmesine yer olmadığına, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 10.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.