Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/25217 E. 2014/1577 K. 22.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25217
KARAR NO : 2014/1577
KARAR TARİHİ : 22.01.2014

MAHKEMESİ : İstanbul 1. Tüketici Mahkemesi
TARİHİ : 07/05/2013
NUMARASI : 2012/1313-2013/474

Taraflar arasındaki devre tatil sözleşmesinden kaynaklanan davanın yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalı ile aralarında 4.7.2006 tarihinde kiralama niteliğinde 99 yıllığına devre tatil sözleşmesi imzalandığını, devre tatil bedeli olan 4.350 euro’ nun tamamının ödendiğini, söz konusu tesisin başkasına satıldığını, tesiste sadece otel binasınınyapı kullanma izni olup kendisine kiralanan apart dairelerin, idare binasının ve kafeteryanın kaçak inşaat olduğunu yeni öğrendiğini, bugüne kadar fatura da kesilmediğini, sözleşmenin haksız şartlar içerdiğini, sözleşmenin hediye tatil çıktığı söylenerek hileli imzalatıldığını, sözleşmede davalının kendi imzasının da olmadığını, bu nedenlerle sözleşmenin 96 yıllık kısmının iptaline, 99 yıllık dönem için bakım aidatlarının tümünün iptaline, peşin ödenen paranın en yüksek banka faiziyle iadesine karar verilmesini dava ve talep etmiştir.
Davalı, caymanın süresinde yapılmadığını belirterek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine karar verilmiş, hüküm davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Dava, 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkında Kanun’un 4. maddesi uyarınca açılmış ayıplı mal iddiası ile sözleşmenin feshi ve bedelin iadesi istemi ile ilgilidir.
Davacı, davalı firma elemanlarının, hediye tatil kazandığından bahisle düzenlemiş oldukları tanıtım toplantısı sonucunda devre tatil sözleşmesini imzaladığını, ancak tatil hakkını kullanmadığını, tesisin yapı kullanım izninin bulunmadığını belirterek, sözleşmenin feshi ile, ödemiş
Olduğu bedelin iadesi istemiyle eldeki davayı açmış, davalı ise devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış şeklinde yapılmadığını, davacının tesisleri bizzat görerek sözleşmeyi imzaladığını savunmuştur. Mahkemece, devre tatil sözleşmesinin kapıdan satış niteliğinde olmadığı kabul edilerek dava konusu 5719 daire numaralı devre tatil alanının bulunduğu 323 ada 154 parselin yapı kullanma izninin olduğu, davacının devre tatil hakkını 2011 yılında kullanıp tecrübe ve muayene ettiği ve davanın 28.11.2012 tarihinde açıldığı, davalının sözleşmeye aykırı davrandığının ispat edilemediği gerekçesi ile davanın reddine karar verilmiştir.
Davacı ile davalı arasında imzalanan devre tatil sözleşmesinde devre tatile konu tesisin 17 M pafta, 323 ada, 145-146 parsel üzerinde bitmiş, 154 parsel üzerinde yapımı bitmiş tesis olduğu açıklanmıştır. Kuşadası Belediyesi’nin mahkemeye hitaben gönderdiği 24.12.2012 tarihli yazı ekinde bulunan yapı kullanım belgesinde, yapı kullanma izin belgesinin 720 metrekarelik otel bölümüne ilişkin olduğu anlaşılmaktadır. Yine, dava konusu tesise ait olduğu bildirilen benzer dosyalara ibraz edilen Kuşadası Belediyesinin yazılarında; Prestij clup adı altında işletilen alana ait taşınmaza 1999 yılında, 2126,68 metrekare apart konut, cafeterya ve idari bina için 2001 yılında 720 metrekarelik otel için ve 2004 yılında ise 3321,18 metrekarelik apart için ruhsat verildiğini, bu bölümlerden 720 metrekarelik kısmına yapı kullanma izin belgesi verildiğini bildirmiştir. O halde mahkemece, sözleşmeye konu devre tatil alanı için yapı kullanma izninin bulunup bulunmadığı, kullanıma hazır olup olmadığı, tesisin sözleşme şartlarını taşıyıp taşımadığı hususları gerektiğinde Belediye ve ilgili kurumlardan ayrıntılı şekilde sorulup araştırıp, davacının yapı kullanma izninin bulunmadığı tesiste tatil hakkını kullanma ve sözleşmeyi ayakta tutma zorunluluğunun bulunmadığı gözetilerek, sonucuna uygun bir karar verilmelidir. Mahkemece, dava konusu yerin ayıplı olup olmadığı hususunda yeterli araştırma yapılmamıştır. Bunun yanısıra, gerekçeli kararda, davacının devre tatil hakkını 2011 yılında kullanıp tecrübe ve muayene ettiği belirtilmesine rağmen, dosya arasında, sözleşmede daire numarası 5719 olan ve hafta numarası, yatak adedi, dönemi de ayrıntılı şekilde belirtilmiş olan dava konusu devre tatile konu yerin davacı tarafından kullanılıp kullanılmadığına ilişkin yeterli araştırma da yapılmadığı anlaşılmıştır. Devre Tatil sözleşmeleri Uygulama Usul ve Esasları Hakkında Yönetmeliğin 6.maddesi gereğince devre tatil sözleşmelerinde cayma süresi on gündür. Bu süre hizmet ediminin tüketiciye ifa edildiği tarihte işlemeye başlayacaktır. Davacının devre tatil hakkını kullanmadığının tespiti halinde süre işlemeye başlamayacak ve sözleşme bu süre içerisinde askıda olacaktır. Mahkemece, davacının bu yöndeki iddiaları üzerinde durularak, gerekli araştırma ve inceleme yapılarak bir karar verilmesi gerekirken, eksik inceleme ve yanlış değerlendirme ile yazılı şekilde karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen kararın temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, 22.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.