Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/25194 E. 2014/3663 K. 12.02.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/25194
KARAR NO : 2014/3663
KARAR TARİHİ : 12.02.2014

MAHKEMESİ : Tarsus 2. Asliye Hukuk Mahkemesi(Tüketici Mahkemesi Sıfatıyla)
TARİHİ : 09/04/2013
NUMARASI : 2012/314-2013/220

Taraflar arasındaki maddi ve manevi tazminat davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde davacı avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.

KARAR
Davacı, dava dışı 3. kişinin davalı bankadan çekmiş olduğu tüketici kredisini kefil sıfatı ile imzaladığını, 2008 yılından itibaren maaş hesabından kesintiler yapıldığını, 2009 yılının mayıs ayında maaş hesabının tamamına davalı bankaca bloke konulması nedeni ile başka bankalardan çekmiş olduğu kredileri vadesinde ödeyememesi sonucu hakkında takipler başlatıldığını, kredi borçlarını yapılandırarak fazladan para ödemek zorunda kaldığını böylelikle maddi zarara uğradığını ayrıca faturalarını bile ödeyememesi nedeni ile de itibarı zedelenip manevi zarara uğradığını ileri sürerek fazlaya ilişkin haklarını saklı tutarak 4.000 TL maddi ve 4.000 TL manevi tazminat istemli dava açmıştır.
Davalı, davacının, kefil olduğu şahsın söz konusu krediyi ödememesi durumunda maaşıın bloke edilmesi hususunda virman talimatı verdiğini, davacının borçlarının kaynağının davalının bloke işlemi olmayıp kendi borçlarından kaynaklanmakta olduğunu ileri sürerek davanın reddini dilemiştir.
Mahkemece, davanın reddine dair verilen karar davacı tarafından temyiz edilmiştir.
Davalı ile asıl borçlu M.. Ş.. arasında 12.7.2007 tarihinde imzalanan tüketici kredisi sözleşmesine davacının kefil olduğu, kredi borcunun taksitlerinin ödenmemesi üzerine davacının verdiği 12.7.2007 tarihli virman talimatı uyarınca maaş hesabından kredi borcunun mahsup edilmesi amacıyla maaşı üzerine bloke konulması üzerine davacı kefil tarafından iş bu davanın açıldığı anlaşılmaktadır. 4077 sayılı Tüketicinin Korunması Hakkındaki Yasanın 10.maddesinin 3.fıkrası “Tüketici kredisinin teminatı olarak şahsi teminat verildiği hallerde, kredi veren asıl borçluya başvurmadan, kefilden borcun ifasını isteyemez” düzenlemesini getirmiştir. Yasanın bu hükmü emredici nitelikte olup, emredici hükümlerin mahkemece re’sen dikkate alınması zorunludur. Bu yasal düzenleme doğrultusunda davalı banka asıl borçlu aleyhine icra takibi yapıp, takip semeresiz kalmadıkça kefilden borcun ifasını isteyemez. Somut olayda alacaklı, kefil olan davacının maaş hesabından asıl borçlunun kredi borçlarını mahsup etmiş olup, anılan yasa gereğince kefil olan davacıya ancak asıl borçluya karşı yapılan takibin sonuçsuz kalması halinde başvurulabileceğinden yapılan bloke işleminin usulsüz olduğunun kabulü gerekir. Asıl alacaklıya gidilmeden kefile gidilemeyeceğinden, davacının istek kalemleri değerlendirilerek hasıl olacak sonuca uygun bir karar verilmesi ve yapılan blokenin ve maaşından yapılan kesintilerin usulsüz olduğu hususu göz ardı edilerek, yazılı şekilde karar verilmiş olması, usul ve yasaya aykırı olup, bozmayı gerektirir.
SONUÇ:Yukarıda açıklanan nedenlerle temyiz edilen hükmün temyiz eden davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde iadesine, HUMK’nun 440/1 maddesi uyarınca tebliğden itibaren 15 gün içerisinde karar düzeltme yolu açık olmak üzere, 12.02.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.