Yargıtay Kararı 13. Hukuk Dairesi 2013/23423 E. 2014/2473 K. 30.01.2014 T.

YARGITAY KARARI
DAİRE : 13. Hukuk Dairesi
ESAS NO : 2013/23423
KARAR NO : 2014/2473
KARAR TARİHİ : 30.01.2014

MAHKEMESİ : Tarsus 1. Asliye Hukuk Mahkemesi
TARİHİ : 10/04/2013
NUMARASI : 2011/679-2013/150

Taraflar arasındaki alacak davasının yapılan yargılaması sonunda ilamda yazılı nedenlerden dolayı esas ve karşı davanın reddine yönelik olarak verilen hükmün süresi içinde taraflar avukatınca temyiz edilmesi üzerine dosya incelendi gereği konuşulup düşünüldü.
KARAR
Davacı, davalıya yörelerinde kurulması planlanan çimento fabrikasına ilişkin çevresel etki değerlendirmesinin olumlu olduğuna ilişkin kararın iptali hususunda dava açılmak üzere vekalet verildiğini, işin başında 3.000,00 TL avukatlık ücretinin havale ile davalıya gönderildiğini, aradan uzun süre geçmesine rağmen davalı avukatın dava açmakta gecikmesi nedeniyle vekaletten azlettiğini ileri sürerek ödediği 3.000,00 TL nin ödeme tarihinden itibaren faizi ile davalıdan tahsiline karar verilmesini istemiştir.
Davalı, üzerine düşen edimleri gereğince ifa ettiğini, azlin haksız olduğunu savunarak davanın reddini dilemiş, karşı dava ile vekaletin yalnızca belli bir davanın açılması için verilmediğini, yöredeki davacının tanıdığı tüm çevrecilere danışmanlık ücreti verdiğini, açılması gereken kadastro tespitine itiraz davasının dava dilekçesini hazırlayarak elektronik posta ile ilgilisine gönderdiğini, haksız şekilde azledildiği gibi sözlü danışmanlık ücretlerinin ve masraflarının da ödenmediğini, davacının kendisi aleyhine olumsuz ve gerçek dışı ithamlarda bulunarak kişilik haklarını zedelediğini ileri sürerek maddi manevi tazminat taleplerinin davacı karşı davalıdan tahsiline karar verilmesini dilemiştir.
Mahkemece, asıl davanın esastan, karşı davanın maddi tazminat yönünden esastan manevi tazminat istemi yönünden zamanaşımı nedeniyle reddine karar verilmiş, hüküm taraflarca temyiz edilmiştir.
1-Dosyadaki yazılara, kararın dayandığı delillerle yasaya uygun gerektirici nedenlere ve özellikle delillerin taktirinde bir isabetsizlik bulunmamasına göre davacı karşı davalının tüm, davalı karşı davacının aşağıdaki bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının reddi gerekir.
2-Davalı-karşı davacı vekil, müvekkili davalının çevresinde kişilik haklarını zedeleyecek hareketlerde bulunduğunu ileri sürerek bundan doğan manevi zararının tahsilini istemiştir. Davalı karşı davacı ise süresinde verdiği cevap dilekçesi ile esasa ilişkin itirazları yanında talebin zamanaşımına uğradığını dile getirmiştir. Mahkemece manevi tazminat istemine konu olayların azilname gönderilmesinden önce vukubulduğu, azlin ise 4.5.2010 tarihinde gerçekleştiği göz önüne alındığında karşı dava tarihi 15.11.2011 itibari ile talebin zamanaşımına uğradığı değerlendirilerek davanın reddine karar verilmiş ise de, manevi tazminat istemi temelde taraflar arasındaki vekalet ilişkisinden kaynaklanmakta olup BK.126 ve 392. vd. maddesi gereğince azilden itibaren 5 yıllık zamanaşımı süresine tabidir. Mahkemece bu ilkeler ışığında manevi tazminat istemi hakkında işin esasına girilerek neticesine göre hüküm kurulması gerekirken yazılı şekilde davanın zamanaşımından reddine karar verilmesi usul ve yasaya aykırı olup hükmün bu yönden bozulmasını gerektirir.
SONUÇ: Yukarıda birinci bentte açıklanan nedenlerle davacı- karşı davalının tüm, davalı- karşı davacının ikinci bendin kapsamı dışında kalan sair temyiz itirazlarının REDDİNE, ikinci bentte açıklanan nedenlerle hükmün davalı- karşı davacı yararına BOZULMASINA, peşin alınan harcın istek halinde davalı-karşı davacıya iadesine, 30.01.2014 gününde oybirliğiyle karar verildi.